HOŞ GELDİNİZ

maden ve madenciliğe ilişkin yazı, fotoğraf, belge ve bilgilerin paylaşılması amacıyla hazırladığım bu sayfaya isteyen herkes katkı sunabilir. bilgi örgütlendikçe anlam kazanır, insan öğrendikçe...

28 Temmuz 2008 Pazartesi

Özel Ocaklar Ne Kadar Uzak?

TTK’daki özelleştirme uygulamaları sonrası TTK’nın üretim yapmadığı sahaların işletme hakkı özel sektöre devredildi. TTK’daki işçi sayısının azlığı, gerekli yatırımların yapılamayışı gibi gerekçeler bu özelleştirmelere karşı çıkışı zorlaştırdı.


Zonguldak bölgesinde bu biçimde özel sektöre devredilen çok sayıda saha var. Bu özelleştirme süreci istihdam yaratılacak, ülkemizin yer altı zenginliği enerjiye dönüşecek denerek kamuoyu yaratıldı. İşsiz gençler ve aileleri buraların kendilerine iş kapısı olacağını düşünerek sevindi. Yalnızca Hema Kandilli İşletmesi’ne işe girmek için başvuranların sayıları 5.000’e yaklaşmıştı.


Sonuçta Kandilli ve Zonguldak genelinde sayıları binlerle ifade edilen özel sektör maden işçileri kitlesi oluştu. Sorun da burada başladı. Üç gündür eylemde olan Hema Kandilli işçileri;
460-510 YTL. olan ücretlerinin yerüstünde en az 600 YTL., yeraltında ise işin ağırlığına göre 900 YTL. üst sınır olmak üzere ücretlerinin iyileştirilmesini,

İş kazası sonucu ölen 2 arkadaşlarının ailelerinin mağdur edilmemesini,

İş Kanunu gereği İş Güvenliği ve İşçi Sağlığı Koruma Kurulu’nun oluşturulmasını,
Düzenli olarak iş elbisesi, koruyucu ayakkabı ve çizme verilmesini,
Aralık ayında söz verildiği üzere 01 Ocak 2007’den geçerli olacak biçimde ücret artışlarının farklarının verilmesini,
Yemeklerdeki kalitenin artırılmasını,
Acil müdahaleye uygun sağlık istasyonu ve ambulansın alınmasını içeren taleplerini işverene ilettiler.

Bu istekleri karşılanıncaya kadar İş Kanunu’nun 34. Maddesi kapsamında “iş görme borçlarını yerine getirmeyeceklerini” belirttiler. İşyerine giderek çalışmaya hazır biçimde kuyubaşında önerilerinin kabul edilmesini beklemeye başladılar.

Hem özelleştirme süreçlerinde hem de bu eylemler boyunca ilk akla gelen Genel Maden İşçileri Sendikası’nın bu işçileri örgütlemesi ve eyleme başlayan işçilerin yanına giderek destek verdiğini göstermesi gerektiği yolunda. Fakat GMİS yönetimi kendilerinin genel kurullarından önce bu işçileri üye yapamayacaklarını belirtmekle kalmıyor, ne genel merkez ne de şube düzeyinde Hema Kandilli işçilerine destek ziyaretinde bile bulunmuyor.


Benzer biçimde Atatürk döneminde kurulan ve Çalışma Bakanlığı’na bağlı olan Amele Birliği özel ocaklarda çalışan işçileri üye yapmıyor. Oysa Amele Birliği’nin çalışma esaslarını belirleyen düzenlemede “özel ve devlet sektörü dahil Zonguldak’taki tüm maden işçileri Amele Birliği üyesi olur.” ibaresi var. Dolayısıyla hem Amele Birliği yönetimi hem de bakanlık yetkilileri özel ocaklardaki maden işçilerini üye yapmayarak hem sandığı zarara uğratıyorlar, hem de kayıt dışılığa göz yummuş oluyorlar.

İşçilerin ekonomik ve demokratik haklarını korumak ve geliştirmek için kurulan sendikalar kendi işkolundaki ve örgütlü bulunduğu sahalar içindeki özel sektör işçilerini üye yapmamalarını düşündürücü buluyoruz. Aynı biçimde Çalışma Bakanlığı’na bağlı olan Amele Birliği’nin tavrını anlamakta zorlanıyoruz.


Bu kurumlar kimlerden yanalar? Yukarıda kısaca anlattığımız işçilerin taleplerinin kabul edilmesi, en ağır iş kolu olan maden işkolunda çalışanların durumlarının iyileştirilmesi, bu işçilerin sendika ve Amele Birliği’ne üye olmalarından korkuluyor mu? Yoksa yasa gereği Amele Birliği üyesi olan işçilerle birlikte sandığa para yatırması gereken işverenleri kollamak için mi görmedik, duymadık, bilmiyoruz oyunu oynanıyor? Yoksa sendika kurulduğu günden bu zamana kadar TTK’da örgütlü olmanın verdiği rahat ve güvene alıştığı için, çok çetin mücadele gerektiren, sendikacıların rahatını bozan özel sektör örgütlenmesinden mi kaçınıyor?


Bölgede siyaset yapan siyasi partiler nerede? Bu partilerin eylemde olan bu işçilerin aileleri, kendileri için önerecekleri bir çözüm yok mu? Eylemde olan bu işçileri ziyaret zor iş mi? Yoksa siyasi partiler de kendi iktidarlarında benzer şeylerin sürmesine göz yumacakları için bugün sessiz kalmayı mı seçiyorlar?


Bölgede devlet adına görev yapan kurumlar nerede? İş Kanunu, İş Güvenliği ve İşçi Sağlığı Tüzüğü, Taş ve Kömür Ocaklarında Çalışma Esaslarını belirleyen düzenlemeler, ambulans, acil müdahale odası gibi düzenlemelerin yokluğu karşısında kimler yaptırım uygulayacak?


Kısaca özetlemeye çalıştığımız bu sorunlar görülemeyecek kadar uzak bir coğrafyada mı yaşanıyor? Kandilli ile Ereğli ve Zonguldak arasında duvarlar mı var?


Biz Hema Kandilli İşletmesi’nde ve diğer işyerlerindeki her türlü hak alma mücadelesini destekleyeceğimizi, kanun-yönetmelik ve tüzüklerden doğan hakların verilmemesi, ihlal edilmesi durumunda tüm kurumları uyarmaya devam edeceğimizi ve takdiri kamuoyuna bırakacağımızı belirtiyoruz.


Biliyoruz ki; bu ülkenin zenginliklerinde bu topraklarda yaşayan herkesin hakkı vardır. Tüm ilgili kurumları, kamuoyunu bu hakkın alınmasında ve savunulmasında gerekli duyarlılığı gösteremeye çağrıyoruz.

Hiç yorum yok:

YEDİ MART SEKSENÜÇ ÜÇ MART DOKSANİKİ VE TÜM MADEN ŞEHİTLERİNE

hangi köyün yüreği / hangi ananın gözyaşları / tutabilir yasınızı // bilmem kaç yedi kat altında / yatarken yerin / okuttular kur’an’ınızı / yatış şeklinizi bile bilmeden // ilk size kuruldu/ cenazesiz gömütlükler/ -dünyada yüreğim gömüt size-// bilmem kaç yedi kat altında yerin / yatarken sizler / yemin ettim böylesinin sürmeyeceğine // yemin ettim/ yatış şeklinizi bilmeden// bilin ki dostlarım / dimdik ve ayaktasınız / yüreğim gömüt size...// Armutçuk-Kozlu 10/03/92 / salim çalık / GÜLMEKLE AĞLAMAK ARASI (sf.36)

geleceğe dikiliyor gömüt taşları



biliyorum
kendisini kirleterek tükeniyor
umutla süslenmiş gelecek günler

şimdi
bir bir içime gömülüyor
yaşamda alacağı kalan çocuklar
ömrü metaya değişilen işçiler
içime gömülüyor
töreye kurban edilen kadınlar
ve karşılıklı dağlara sürülüyor gençler
gömüt taşları geleceğe dikiliyor
gömüt taşları iki parça yüreğime

şimdi
tepeden tırnağa utançla
__ipe çekiyorum mutluluk düşlerimi
acı ve hüzün ötesi yaralı duygularla
__tenime gömüyorum gülüşlerimi

………………kasım-aralık 2007
salim çalık