HOŞ GELDİNİZ

maden ve madenciliğe ilişkin yazı, fotoğraf, belge ve bilgilerin paylaşılması amacıyla hazırladığım bu sayfaya isteyen herkes katkı sunabilir. bilgi örgütlendikçe anlam kazanır, insan öğrendikçe...

16 Ocak 2013 Çarşamba

SÖZLEŞMELER SÜRECİ ve GENEL MADEN İŞ



             Zonguldak’ta maden iş kolunda örgütlü olan tek sendika Genel Maden İş (GMİS) bu yıl kamu işyerleri Türkiye Taşkömürü Kurumu (TTK) ve Maden Teknik Arama (MTA)’nın yanında ilk kez özel ocaklarda da sözleşmeye oturacak.
            Hattat Holding’e bağlı Hema İşletmesi 2005 yılından bu yana Zonguldak’ın Kandilli Beldesi ile Bartın’ın Amasra ilçesinde daha önce TTK’ya ait ocaklarda işletmecilik yapıyor.
Hema Kandilli İşletmesi'nde çalışan madenciler 2005 yılından bu yana; ücretlerinin yükseltilmesi, işyerinde ambulans bulundurulması, madenciliğe uygun lamba, baret, çizme verilmesi, sosyal hak olarak yakımlık kömür verilmesi, ikramiye, işyerinde iş güvenliği kurulu oluşturulması, ocak içinde ve dışında sağlık istasyonlarının kurulması, yemek ve ulaşım ücreti, ehliyet gerektiren işlerde ehliyetsiz kişilerin çalıştırılmaması, taşeronlaştırmaya son verilmesi gibi bugün birçok sendikanın aklına gelmeyen taleplerle 5-6 kez eylem yaptılar.
Son eylemlerini Aralık 2011’de 6 gün boyunca iş görme borçlarını yerine getirmeyip kuyubaşında çadırlarda yatarak yaptılar. (Tekel eyleminden sonraki en ciddi eylemlerden biri olmasına rağmen Zonguldak’ta ve Türkiye’de seslerini duyan olmadığını, yeteri desteği almadıklarını ve AKP Zonguldak milletvekili Ercan Candan’ın “Ya ocakları kapatırız, ya da çalışırsınız. Sonra bana iş için gelmeyin…” tehdidi sonrasında işten atılan arkadaşlarının geri alınması karşılığında eylemlerini bitirdiklerini anımsatmak istiyorum.)
Bu eylem sonrası GMİS Kandilli ve Amasra’daki Hema çalışanlarını üye yaptı. Üyelik öncesi sendika yönetiminin Hattat Holding yönetimiyle görüştüğü biliniyor. Bu günlerde GMİS’in özel ocak çalışanları arasında (TTK’da yaptığı gibi) anket çalışması yoluyla işçilerin taleplerini belirlemesi bekleniyordu. Ancak 15 ocak 2013 tarihinde sendika yöneticilerinin işyerinde yaptıkları toplantıda sözleşme taslağının hazırlandığı ve 2 gün sonra Hema yönetimine verileceği açıklandı. İşçiler sendikanın taslağa neler eklediğini bilmiyorlar. Sendika yönetimi yarım ağızla sosyal hak olarak kömür ve ikramiye taleplerinin taslakta olduğunu belirtiyor.
GMİS’in 1991 Ankara Yürüyüşü’nün yıldönümü nedeniyle 06 ocak 2013'te düzenlenen seminerde konuşan GMİS genel başkanı Eyüp Alabaş toplu iş sözleşmeleriyle ilgili bilgi verirken; ücretle ilgili talepleri TÜRK İŞ yönetiminin yürüteceği, böylelikle iktidar (ve işverenler karşısında) daha etkili olunacağını söyledi. Bu da 1996’dan bu yana yinelenen oyunun bir kez daha sahneleneceğini gösteriyor. Bu anlayışla özel ocaklarda çalışan işçiler için de tatmin edici bir sözleşme imzalanacağını beklemek olası değil.

BAZI ANIMSATMALAR
AKP’nin iktidar olduğu 2002 yılında TTK’da 18 bin kişi çalışıyordu. 2002 seçimlerinde AKP’nin milletvekili adayı olan (ve seçilen) Fazlı Erdoğan “TTK’ya 5 bin işçi alacağız” demişti. Bu söz üzerinden bakınca bugün TTK’da çalışan sayısının 20 binlerde olması gerekirken 10 bin’in altına düşmüştür. Bu arada TTK’ya ait bazı ocakların işletme hakkı özel sektöre verildi. 2006 ve 2009 yıllarında yer altı işçisi olarak işe alınan işçiler gruplu ve asıl ücretin %59, %57’siyle işe alındılar. KPSS ile işçi statüsünde işe alınan teknik personel de bu ücretlerle çalışıyor.
(Şu an işçi alınması yine gündemde. Bu kez TTK yönetimi performansa dayalı ücretlendirme, GMİS ise toplu iş sözleşmesinin 50. maddesine göre asıl ücretin %50’si düzeyinde bir ücrete razı olacağını belirtiyor.)
Geçtiğimiz hafta TTK Genel Müdürlüğü yayınladığı bir genelge ile; iş verimini düşürdükleri, kazalara neden oldukları gibi gerekçelerle icralık olan işçilerin işten çıkarılacağını açıkladı. Şu anki işçi sayısının yetersizliğine ek olarak bu genelgenin de uygulanması durumunda TTK’nın işçi sayısının var olan ocakları çalıştırmaya yetmeyeceği ve 5 Nisan 1994 Kararları’yla yapılmak istenip de yapılamayan daraltma ve küçültmenin kendiliğinden gerçekleşeceği ortada.
Şu an GMİS yönetiminde bulunan yöneticilerin sendika delege seçimleri sırasında “gruplu çalışan işçilerin daimi statüye geçirilmeleri ve ücretlerinin asıl ücretler düzeyine çıkarılması” için verdikleri söz de akıllarda…
TTK içerisinde taşeronlaştırma hızla artarken Karadon ve Kozlu ocaklarındaki ölümlerle ülke gündemine gelmesine, daha öncesinde Sayıştay raporlarında bir olumsuzluk olarak yer aldığı ortaya çıkmasına rağmen üzerine yeterince gidildiği söylenemez. TTK’nın kendisinin hazırladığı norm kadroya göre 14 bin kişinin çalışması gereken TTK’da çalışan sayısı 10 bin’in altına düşüyor; 2011 Sayıştay raporunda kamu kurumlarının norm kadrolarının altında çalışmasının ve taşeron uygulamasının verimliliği, çalışma uyumunu ve üretimi olumsuz etkilediği vurgulanırken sendikaların ve kamuoyunun bu konuda eylemli bir karşı çıkışlarının olmayışı da dikkate değer.

BİRKAÇ ÖNERİ
GMİS 01 Ocak 2013 itibariyle hem özel sektör hem de kamu sektöründe sözleşmeye oturuyor. Uzun yıllardan sonra 27 ocak 2013 tarihinde EMEĞE SAYGI mitingi düzenleyecek. Kaygım; bu mitingin kitlelerin gazını almak için bir araca dönüştürülebileceği yönünde. Çünkü; sendikal alana ilgi duyanlar, temsilciler dahil sözleşme taslakları, vazgeçilemeyecek (varsa yeni) talepler konusunda bilgi sahibi değil.

GMİS yönetimi 27 ocak tarihinde yapacağı mitingin gerçekten EMEĞE SAYGI mitingi olmasını ve kitlesel bir şölene dönüşmesini istiyorsa üyelerini olduğu kadar tüm Zonguldak’ı kapsayacak talepler belirleyip kamuoyuna açıklamalıdır. Böylece olası bir grev için de kamuoyu desteği sağlanmış olur.

Zonguldak’ta işsiz sayısı 30 bin’ler dolayında. TTK’nın kendi hazırladığı norm kadroya göre işçi açığı 4’binden fazla. Dolayısıyla;

GMİS var olan işçi açıklarının giderilmesini ve en az 4 bin kişinin işe alınmasını sözleşmeye oturma koşulu olarak masaya getirmeli, bu konuda pazarlık dahi yapmamalıdır.

İcralık işçilerin işten çıkarılmasına yönelik olarak çıkarılan genelge kamuoyu gündemine taşınıp; işçilerin icralık olmalarına neden olan ekonomik koşullar, tefecilik, TTK’nın maaş ödemelerini verdiği bankanın (sormaksızın) tüm işçilerin maaş kartlarına 4 bin TL. eksi hesap açmış olması, maaş kartlarını verirken (çalışanlara sormaksızın çıkardığı) 4,5 bin TL. limitli kredi kartını zorla verdiği anımsatılmalıdır. İcralık işçilerin 4857 sayılı iş kanununun 25.(II) maddesi (veya başka bir maddesine) göre işten çıkarılması grev nedeni olarak açıklanmalıdır.

TTK’da 2006 ve 2009 yıllarında işe alınan işçilerin daimi statüye geçirilmeleri ve ücretlerinin asıl ücretler düzeyine çıkarılmasını sözleşmede ilk görüşülecek madde olarak belirlemelidir. Bilinmelidir ki, kamu işyerinde 1400, 1600 TL. karşılığı işçi çalıştırılmasına onay veren bir sendika özel sektördeki üyelerinin ekonomik haklarını geliştiremez. GMİS ücret görüşmelerini teslimiyetçi ve iktidar güdümlü TÜRK İŞ yönetimine havale etmek yerine maden işkolundaki diğer sendikalar başta olmak üzere emek ve sınıf eksenli sendikalarla, meslek örgütleriyle işbirliğini yaratma yollarını aramalıdır. 

Özel sektör ocakları dahil örgütlü olduğu işyerlerinde taşeronlaştırmaya kesin olarak karşı çıkmalı, var olan taşeron işçilerinin de asıl işverenlerin kadrosuna geçirilmesi sözleşmeyle bağıtlamalıdır.

İşyerlerindeki işçi sağlığı iş güvenliği denetimlerinde sendikanın da işveren ve bakanlık denetçileriyle aynı yetki ve haklarla yer alması savunulmalıdır.

Hem kamu hem de özel sektör işyerlerinde çalışan işçilere verilen (verileceği öngörülen) yemek parası, taşıt yardımı, kuru katık bedeli gibi sosyal hakların belediyelerin veya toplu ulaşım araçlarının bilet ücretleri, işyerlerindeki tabldotların yemek ücretleri üzerinden vb. belirlenerek sözleşmeye de bu biçimiyle yazılması sağlanmalıdır.

Hema’da yürütülecek sözleşme görüşmelerinde unutulmaması gereken birkaç yön var. Hema Kandilli İşletmesi işçileri 1 yıl önce yaptıkları eylem sonrası üstü örtük biçimde de olsa yıllık 1 ton yakımlık kömür yardımı, 1 ikramiye gibi hakları almış gibiydiler. AKP’li milletvekili, çevre beldelerin belediye başkanları ve muhtarlarının tanık olduğu konuşmalarda işçilerin taleplerinin haklılığı yüksek sesle dillendirilmişti.
  Bu eylem sonrası GMİS burada örgütlendi ve bugüne kadar yetki beklendi. 2 gün sonra da işverene sözleşme taslağını verecekler. Öncelikle GMİS kendisinden önce işçilerin kendi güç ve kararlı tutumlarıyla elde ettikleri ücretsiz taşıma, yemek bedeli, taşeronlaştırmaya son verilmesi gibi kazanımları bir adım daha ileriye götürmek zorunda.

GMİS Hema’daki maden işçileri için TTK işyerlerindeki en düşük kazmacı maaşının altında bir ücreti kavga etmeden, işçilerin onayını almadan kabul ederse kendi örgütlenmesiyle birlikte bundan sonra özel sektörde yapılacak örgütlenmelere de ciddi zarar vermiş olur.

Son önerim; GMİS yönetimi 27 ocak EMEĞE SAYGI mitinginin örgütlenmesi dahil, sözleşme sürecinin daha sağlıklı ve kararlı olarak sürdürülebilmesi için içerisinde TTK ve HEMA işçilerinin birlikte yer alacağı, fakat işçi ailelerini, işsizleri, diğer sendika ve meslek örgütlerini de kapsayan bir örgütlenmeyi önüne koymalıdır.

1990 grevi ve  4 ocak 1991 Ankara yürüyüşünün (Şemsi Denizer’in, o grev ve mitingleri örgütleyenlerin, yürütenlerin, katılanların) mirasını yemekten vazgeçip, sınıf örgütü olmanın, övünç ve gurur kaynağı olarak tanımladığımız madenci fenerini Zonguldak’ın ve işçi sınıfının önüne tutmanın tam zamanıdır. 

salim çalık
ocak 2013

15 Ocak 2013 Salı

eleştrimtrak


ç    aldıkça
elinde  n  kan
dilinde  n    b  al  a   kan  beyler
ulaşamıyoruz dost merhabalara
dev  ir   i  le  t  iş  im  devri
söz söze özlemli

b  akmayın siz tarih masa  l  larına
en büyük biz  izcilere
dev  ir   u  y  utulma devri renkli ekr  anla
ülke taş üstüne  t  aş konulmaya özlemli

bir düşü bile kö  tü  ye yoran  b  izler
nasıl   da   yanıyoruz
sus  turul  muşlukla  yanyana
ölü  m  lere
aç  l  ığa
içtiğimiz suyu kirleten bunca kana
ki beden kana özlemli kan bedene

uz  ak  laştırıldık ve  uz  ak  laştık
bir hikmeti yok  yaş  an  anların
olan   s us  kunluğumuzdan
ekrandan
arkası  y  arın   ya  zı  sının  hipnozundan
ve tivi çıktı
dost  el  ler  e  özlemli
el  ler  merhabalara

salim çalık
erkene alınmış bir ölümün ertelenmiş şiiri (s.14)


11 Ocak 2013 Cuma

Aslında her iş kazası bir iş cinayetidir!!! - Gerçek Gündem

Aslında her iş kazası bir iş cinayetidir!!! - Gerçek Gündem

"...Enkazı biraz daha kaldırıyoruz ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı istatistiklerindeki rakamlara göre kömür madenlerinde iş kazalarının, 2002 yılından 2011 yılına yüzde 40 artış gösterdiğini görüyoruz. Bu artış tesadüf olabilir mi? İnsan canını maliyet kalemi olarak gören taşeroncu zihniyetin acımasız yüzü bu.

AKP hızlı çabalar yürütüyor bir yandan da. Kadrolu çalışmayı bitirecek, herkesi taşeron yapacak düzenlemeleri büyük bir iştahla yürütmekteler.

Biliniz ki; bu hazırlıklar yeni cinayetlere kapı aralamak anlamına gelmektedir. Aşırı kâr hırsıyla; güvencesiz, esnek ve kuralsız, taşeron çalışmayı yaygınlaştıran düzenleme ve uygulamalar iş cinayetlerini devam ettirecektir..."

8 Ocak 2013 Salı

MADEN OCAKLARINDAKİ KAZALARIN DÜŞÜNDÜRDÜKLERİ



Türkiye Taşkömürü Kurumu’na bağlı Kozlu Müessesesi’nde meydana gelen metan degajı (ani metan basıncı ve buna bağlı göçük, zehirlenme) sonrası 8 maden işçisi yaşamını yitirdi. Bu satırların yazıldığı sıralarda metan degajının olduğu alanda ulaşılamayan işçilerin bulunduğu ve ölü sayısının artabileceği belirtiliyordu.

Maden ocaklarındaki kazalarda iş güvenliği ve işçi sağlığı önlemleriyle birlikte, madenlerdeki özelleştirme ve taşeronlaştırma politikalarının etkileri de dikkate alınmak zorunda. Kamuya ait ocaklardaki kazalarda ölüm oranları fazla gibi görünse de; çalışan işçi sayısı, üretim miktarı gibi unsurlar dikkate alındığında özel ocaklardaki kaza oranlarının çok yüksek olduğu görülecektir. Fakat neresinden bakarsak bakalım madenlerdeki kaza oranında Avrupa 1.si, dünya 3.sü olduğumuz gerçeği orta yerde duruyor.

Son yıllarda yaşanan grizu ve göçüklere bağlı kazalar kaza olmaktan çıkıp cinayete dönüşmüş durumda. Madencilik deneyimi ve birikimi olmayan şirketlere verilen galeri açma ve işletmecilik işleri, yeterli ve yerinde yapılmayan denetimler, ilgili bakanlıkların ilgisizliği, toplumun duyarsızlığı, sendikaların eylemsizliği ve suskunluğu bu cinayetlerin kanıksandığını da gösteriyor.

DENETİMSİZLİK ve KADERCİLİK
Çalışma Bakanlığı görünürde ocakları denetliyor. Fakat bu denetimler sonrasında bile büyük çaplı grizu ve göçüklerin (Balıkesir- Dursunbeyli, Bursa- Mustafa Kemal Paşa) yaşandığı gerçeği  şirketlerin korunduğu, işçilerin kar hırsına ve  üretimin artırılmasına kurban edildiğini kanıtlıyor adeta.

17 mayıs 2010 tarihinde TTK’ya bağlı Karadon Müessesesi’nde taşeron şirketin galeri açma işini yaptığı ocakta meydana gelen patlama sonrası başbakanın “mesleğin doğasında var” diyerek madencilerin ölümünü kadere bağlaması, çalışma bakanının “güzel öldüler” diyerek adeta dalga geçmesi denetimsizliği ve kaderciliği veciz biçimde dile getirmiş oldular.
Sendikaların ve meslek örgütlerinin bu kazalar sonrası açılan davalarda müdahil olmamaları ise üzerinde düşünülmesi gereken en önemli konu belki de…

Kağıt üzerinde tüm işletmelerde iş güvenliği birimleri var. Fakat birçok maden işletmesinde grizu ve büyük çaplı göçüklere müdahale edebilecek tahlisiye birimleri yok. (Bu nedenle özel ocaklardaki grizu ve göçüklere müdahale için öncelikle TTK birimleri gönderiliyor.)

İşletmelerdeki iş güvenliği mühendis ve personeli o işletmenin çalışanı. Dolayısıyla maaşını, ek ödemelerini, terfisini vb. yapan işverenin iş güvenliği önlemleri başta olmak üzere, eksikliklerini, araç gereç gereksinimini, tehlike anında işin durdurulup ocağın boşaltılmasını sağlaması oldukça zor.

ÖNERİLER
Tüm işletmelerdeki iş güvenliğinden sorumlu müdür, başmühendis ve mühendisler görev yaptıkları işletmenin değil Çalışma Bakanlığı’nın kadrosunda olmalıdır. Böylece işten atılma, sosyal haklar, terfi gibi endişelerden uzak ve doğrudan bakanlığa karşı sorumlu olacağından gerekli önlemlerin alınması için müdahalede bulunabilecektir. (Bu personellerin maaşları çalıştıkları firma tarafından Çalışma Bakanlığı’nın hesabına yatırılabilir.)

Bakanlık bünyesinde işyeri denetimleri için kurulacak birimlerde; ilgili işyerindeki işçi ve kamu sendikalarının, meslek örgütlerinin temsilcilerinin bulunması sağlanmalıdır.

Özel ocaklar başta olmak üzere belirlenen eksiklikler grizu ve göçüğe neden olabilecek durumdaysa üretim durdurulmalı, bu eksikliklerin giderilmemesi durumunda maden işletmesi kamulaştırılarak çalışan işçilerin işsiz kalması önlenmelidir.

Kamuya ait ocaklar da dahil, taşeronlaştırmadan vazgeçilmelidir. Aynı işyerinde birden fazla şirketin bulunması iş uyumunu ve ana işverenin denetimini engellemektedir.

Taşeronların çalıştığı ve neden oldukları kazalar sonrası ortaya çıkan tüm maddi ve manevi kayıplar, ocakta meydana hasar ve iş kayıplarının bedeli taşerondan tahsil edilmelidir.

Grizu ve göçükler başta olmak üzere iş kazaları sonrası görülen mahkemelerde işçi ve kamu sendikaları müdahil olmalıdır.

Sendikalar imzaladıkları toplu iş sözleşmelerinde iş güvenliğini düzenleyen maddelere sendika ve meslek örgütlerinin etkisini (hatta yetkisini) artıran hükümler için tüm güçlerini kullanmalılar.

Tüm maden işletmelerinde tahlisiye istasyonlarının kurulması zorunlu duruma getirilmeli, küçük ölçekli oldukları için tahlisiye istasyonu kurmaktan kaçınan fakat birbirine yakın ocakların ise ortaklaşa olarak tahlisiye istasyonları kurmaları Çalışma Bakanlığı tarafından düzenlenmelidir.

salim çalık / 8 ocak 2013


7 Ocak 2013 Pazartesi

madenci

ZONGULDAK ANKARA YÜRÜYÜŞÜNÜ ve İLK GREVİNİ YAPAN MADEN İŞÇİLERİNE

       
                       I

bildim bileli maden işçisi
emekliliğe doyamadı
altmışına eremedi
nedeni belli
kurtuluşu uzak
nedeni belli
kurtuluşu yakın
inançla
__istekle
____yürekten
______elele
yakın bütün gemileri
bu/ haklı onurlu bir akın
alevler yükseliyor yüreklerden
dalga dalga baretlerde zonguldak
güzel ve mutlu günlerin gelmesi yakın

                 II
(YÜRÜYÜŞ SONRASI)

madeni kara
insanların yazgısı madeninden kara
mutluluk ararken alnının akıyla
yüzlerce yüreğin önünde ve altında
günola kan
harmanola can vermiştir
nedeni belli
kurtuluşu
inançta
umutta
yangınlı yüreklerde
ışığımız baretimizdeki fenerde
yakın bütün gemileri
güzel
mutlu günlerin gelmesi yakın

                                  Armutçuk  Temmuz 91

salim çalık
GÜLMEKLE AĞLAMAK ARASI (sf.33-34)

KOZLU MÜESSESESİ’NDE KAZA


Türkiye Taşkömürü Kurumu (TTK) Kozlu Müessesesi’nde -630 kotunda galeri açma çalışması sırasında meydana gelen kazada resmi açıklamalara göre 6 maden işçisi yaşamını yitirdi. Resmi olmayan bilgilere göre en az 9 kişinin ölmüş olabileceği belirtilirken; meydana gelen metan degajı sonrası çalışma yapılan alanın posta ile kapandığı ve diğer işçilere ulaşılamadığı da gelen bilgiler arasında.

Özel bir şirket tarafından Kozlu Müessesesi -630 kotunda yürütülen galeri açma çalışması sırasında meydana gelen metan degajı sırasında kaç işçinin bulunduğu net olarak bilinmiyor. İşe gelmeyen işçilerin olabileceği söylenirken, kontrol amaçlı olarak çalışma yerinde TTK personeli mühendis ve işçilerin de bulunma olasılığı olduğu belirtiliyor.




YAŞAMINI YİTİREN İŞÇİLERİN ADLARI
6 kişi olarak açıklanan yaşamını yitiren maden işçisi sayısının saat 16:00 itibariyle 8 kişi olduğu kesinleşmiş durumda. Ulaşılamayan işçi sayısının en az 3 olduğu belirtilirken; Metan degajı sonrasında yaşamını yitiren işçilerin adları şöyle.
Hüseyin Kürekçi, Hasan Bozacı, Muharrem Yapıcı, Yüksel Koca, Ahmet Şekerci, Köksal Kadıoğlu, Muhsin Akyüz, Satılmış Arslan























Kuyubaşı fotoğrafları İNTERNETHABER sitesinden alınmıştır.
http://www.internethaber.com/madende-gaz-kacagi-5-isci-oldu-492197h.htm


YEDİ MART SEKSENÜÇ ÜÇ MART DOKSANİKİ VE TÜM MADEN ŞEHİTLERİNE

hangi köyün yüreği / hangi ananın gözyaşları / tutabilir yasınızı // bilmem kaç yedi kat altında / yatarken yerin / okuttular kur’an’ınızı / yatış şeklinizi bile bilmeden // ilk size kuruldu/ cenazesiz gömütlükler/ -dünyada yüreğim gömüt size-// bilmem kaç yedi kat altında yerin / yatarken sizler / yemin ettim böylesinin sürmeyeceğine // yemin ettim/ yatış şeklinizi bilmeden// bilin ki dostlarım / dimdik ve ayaktasınız / yüreğim gömüt size...// Armutçuk-Kozlu 10/03/92 / salim çalık / GÜLMEKLE AĞLAMAK ARASI (sf.36)

geleceğe dikiliyor gömüt taşları



biliyorum
kendisini kirleterek tükeniyor
umutla süslenmiş gelecek günler

şimdi
bir bir içime gömülüyor
yaşamda alacağı kalan çocuklar
ömrü metaya değişilen işçiler
içime gömülüyor
töreye kurban edilen kadınlar
ve karşılıklı dağlara sürülüyor gençler
gömüt taşları geleceğe dikiliyor
gömüt taşları iki parça yüreğime

şimdi
tepeden tırnağa utançla
__ipe çekiyorum mutluluk düşlerimi
acı ve hüzün ötesi yaralı duygularla
__tenime gömüyorum gülüşlerimi

………………kasım-aralık 2007
salim çalık