Türkiye Taşkömürü Kurumu’na bağlı
Kozlu Müessesesi’nde meydana gelen metan degajı (ani metan basıncı ve buna
bağlı göçük, zehirlenme) sonrası 8 maden işçisi yaşamını yitirdi. Bu satırların
yazıldığı sıralarda metan degajının olduğu alanda ulaşılamayan işçilerin
bulunduğu ve ölü sayısının artabileceği belirtiliyordu.
Maden ocaklarındaki kazalarda iş
güvenliği ve işçi sağlığı önlemleriyle birlikte, madenlerdeki özelleştirme ve
taşeronlaştırma politikalarının etkileri de dikkate alınmak zorunda. Kamuya ait
ocaklardaki kazalarda ölüm oranları fazla gibi görünse de; çalışan işçi sayısı,
üretim miktarı gibi unsurlar dikkate alındığında özel ocaklardaki kaza
oranlarının çok yüksek olduğu görülecektir. Fakat neresinden bakarsak bakalım
madenlerdeki kaza oranında Avrupa 1.si, dünya 3.sü olduğumuz gerçeği orta yerde
duruyor.
Son yıllarda yaşanan grizu ve
göçüklere bağlı kazalar kaza olmaktan çıkıp cinayete dönüşmüş durumda.
Madencilik deneyimi ve birikimi olmayan şirketlere verilen galeri açma ve
işletmecilik işleri, yeterli ve yerinde yapılmayan denetimler, ilgili
bakanlıkların ilgisizliği, toplumun duyarsızlığı, sendikaların eylemsizliği ve
suskunluğu bu cinayetlerin kanıksandığını da gösteriyor.
DENETİMSİZLİK ve KADERCİLİK
Çalışma Bakanlığı görünürde
ocakları denetliyor. Fakat bu denetimler sonrasında bile büyük çaplı grizu ve
göçüklerin (Balıkesir- Dursunbeyli, Bursa- Mustafa Kemal Paşa) yaşandığı
gerçeği şirketlerin korunduğu, işçilerin
kar hırsına ve üretimin artırılmasına
kurban edildiğini kanıtlıyor adeta.
17 mayıs 2010 tarihinde TTK’ya
bağlı Karadon Müessesesi’nde taşeron şirketin galeri açma işini yaptığı ocakta
meydana gelen patlama sonrası başbakanın “mesleğin doğasında var” diyerek
madencilerin ölümünü kadere bağlaması, çalışma bakanının “güzel öldüler”
diyerek adeta dalga geçmesi denetimsizliği ve kaderciliği veciz biçimde dile
getirmiş oldular.
Sendikaların ve meslek
örgütlerinin bu kazalar sonrası açılan davalarda müdahil olmamaları ise
üzerinde düşünülmesi gereken en önemli konu belki de…
Kağıt üzerinde tüm işletmelerde
iş güvenliği birimleri var. Fakat birçok maden işletmesinde grizu ve büyük
çaplı göçüklere müdahale edebilecek tahlisiye birimleri yok. (Bu nedenle özel
ocaklardaki grizu ve göçüklere müdahale için öncelikle TTK birimleri
gönderiliyor.)
İşletmelerdeki iş güvenliği
mühendis ve personeli o işletmenin çalışanı. Dolayısıyla maaşını, ek
ödemelerini, terfisini vb. yapan işverenin iş güvenliği önlemleri başta olmak
üzere, eksikliklerini, araç gereç gereksinimini, tehlike anında işin durdurulup
ocağın boşaltılmasını sağlaması oldukça zor.
ÖNERİLER
Tüm işletmelerdeki iş güvenliğinden
sorumlu müdür, başmühendis ve mühendisler görev yaptıkları işletmenin değil
Çalışma Bakanlığı’nın kadrosunda olmalıdır. Böylece işten atılma, sosyal
haklar, terfi gibi endişelerden uzak ve doğrudan bakanlığa karşı sorumlu
olacağından gerekli önlemlerin alınması için müdahalede bulunabilecektir. (Bu
personellerin maaşları çalıştıkları firma tarafından Çalışma Bakanlığı’nın
hesabına yatırılabilir.)
Bakanlık bünyesinde işyeri
denetimleri için kurulacak birimlerde; ilgili işyerindeki işçi ve kamu sendikalarının,
meslek örgütlerinin temsilcilerinin bulunması sağlanmalıdır.
Özel ocaklar başta olmak üzere
belirlenen eksiklikler grizu ve göçüğe neden olabilecek durumdaysa üretim
durdurulmalı, bu eksikliklerin giderilmemesi durumunda maden işletmesi kamulaştırılarak
çalışan işçilerin işsiz kalması önlenmelidir.
Kamuya ait ocaklar da dahil,
taşeronlaştırmadan vazgeçilmelidir. Aynı işyerinde birden fazla şirketin
bulunması iş uyumunu ve ana işverenin denetimini engellemektedir.
Taşeronların çalıştığı ve neden
oldukları kazalar sonrası ortaya çıkan tüm maddi ve manevi kayıplar, ocakta
meydana hasar ve iş kayıplarının bedeli taşerondan tahsil edilmelidir.
Grizu ve göçükler başta olmak
üzere iş kazaları sonrası görülen mahkemelerde işçi ve kamu sendikaları müdahil
olmalıdır.
Sendikalar imzaladıkları toplu iş
sözleşmelerinde iş güvenliğini düzenleyen maddelere sendika ve meslek
örgütlerinin etkisini (hatta yetkisini) artıran hükümler için tüm güçlerini
kullanmalılar.
Tüm maden işletmelerinde
tahlisiye istasyonlarının kurulması zorunlu duruma getirilmeli, küçük ölçekli
oldukları için tahlisiye istasyonu kurmaktan kaçınan fakat birbirine yakın
ocakların ise ortaklaşa olarak tahlisiye istasyonları kurmaları Çalışma
Bakanlığı tarafından düzenlenmelidir.
salim çalık / 8 ocak 2013
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder