Zonguldak’ta maden iş kolunda
örgütlü olan tek sendika Genel Maden İş (GMİS) bu yıl kamu işyerleri Türkiye
Taşkömürü Kurumu (TTK) ve Maden Teknik Arama (MTA)’nın yanında ilk kez özel
ocaklarda da sözleşmeye oturacak.
Hattat Holding’e bağlı Hema
İşletmesi 2005 yılından bu yana Zonguldak’ın Kandilli Beldesi ile Bartın’ın
Amasra ilçesinde daha önce TTK’ya ait ocaklarda işletmecilik yapıyor.
Hema Kandilli İşletmesi'nde çalışan madenciler 2005 yılından bu yana;
ücretlerinin yükseltilmesi, işyerinde ambulans bulundurulması, madenciliğe
uygun lamba, baret, çizme verilmesi, sosyal hak olarak yakımlık kömür
verilmesi, ikramiye, işyerinde iş güvenliği kurulu oluşturulması, ocak içinde
ve dışında sağlık istasyonlarının kurulması, yemek ve ulaşım ücreti, ehliyet
gerektiren işlerde ehliyetsiz kişilerin çalıştırılmaması, taşeronlaştırmaya son
verilmesi gibi bugün birçok sendikanın aklına gelmeyen taleplerle 5-6 kez eylem
yaptılar.
Son eylemlerini Aralık 2011’de 6 gün boyunca
iş görme borçlarını yerine getirmeyip kuyubaşında çadırlarda yatarak yaptılar.
(Tekel eyleminden sonraki en ciddi eylemlerden biri olmasına rağmen
Zonguldak’ta ve Türkiye’de seslerini duyan olmadığını, yeteri desteği
almadıklarını ve AKP Zonguldak milletvekili Ercan Candan’ın “Ya ocakları
kapatırız, ya da çalışırsınız. Sonra bana iş için gelmeyin…” tehdidi sonrasında
işten atılan arkadaşlarının geri alınması karşılığında eylemlerini
bitirdiklerini anımsatmak istiyorum.)
Bu eylem sonrası GMİS Kandilli ve Amasra’daki Hema
çalışanlarını üye yaptı. Üyelik öncesi sendika yönetiminin Hattat Holding
yönetimiyle görüştüğü biliniyor. Bu günlerde GMİS’in özel ocak çalışanları
arasında (TTK’da yaptığı gibi) anket çalışması yoluyla işçilerin taleplerini
belirlemesi bekleniyordu. Ancak 15 ocak 2013 tarihinde sendika yöneticilerinin
işyerinde yaptıkları toplantıda sözleşme taslağının hazırlandığı ve 2 gün sonra
Hema yönetimine verileceği açıklandı. İşçiler sendikanın taslağa neler
eklediğini bilmiyorlar. Sendika yönetimi yarım ağızla sosyal hak olarak kömür
ve ikramiye taleplerinin taslakta olduğunu belirtiyor.
GMİS’in 1991 Ankara Yürüyüşü’nün yıldönümü nedeniyle 06 ocak 2013'te düzenlenen seminerde konuşan GMİS genel başkanı Eyüp Alabaş toplu iş
sözleşmeleriyle ilgili bilgi verirken; ücretle ilgili talepleri TÜRK İŞ
yönetiminin yürüteceği, böylelikle iktidar (ve işverenler karşısında) daha
etkili olunacağını söyledi. Bu da 1996’dan bu yana yinelenen oyunun bir kez
daha sahneleneceğini gösteriyor. Bu anlayışla özel ocaklarda çalışan işçiler
için de tatmin edici bir sözleşme imzalanacağını beklemek olası değil.
BAZI
ANIMSATMALAR
AKP’nin iktidar olduğu 2002 yılında TTK’da 18 bin kişi
çalışıyordu. 2002 seçimlerinde AKP’nin milletvekili adayı olan (ve seçilen)
Fazlı Erdoğan “TTK’ya 5 bin işçi alacağız” demişti. Bu söz üzerinden bakınca
bugün TTK’da çalışan sayısının 20 binlerde olması gerekirken 10 bin’in altına
düşmüştür. Bu arada TTK’ya ait bazı ocakların işletme hakkı özel sektöre
verildi. 2006 ve 2009 yıllarında yer altı işçisi olarak işe alınan işçiler gruplu
ve asıl ücretin %59, %57’siyle işe alındılar. KPSS ile işçi statüsünde işe
alınan teknik personel de bu ücretlerle çalışıyor.
(Şu an işçi alınması yine gündemde. Bu kez TTK
yönetimi performansa dayalı ücretlendirme, GMİS ise toplu iş sözleşmesinin 50.
maddesine göre asıl ücretin %50’si düzeyinde bir ücrete razı olacağını
belirtiyor.)
Geçtiğimiz hafta TTK Genel Müdürlüğü yayınladığı bir
genelge ile; iş verimini düşürdükleri, kazalara neden oldukları gibi
gerekçelerle icralık olan işçilerin işten çıkarılacağını açıkladı. Şu anki işçi
sayısının yetersizliğine ek olarak bu genelgenin de uygulanması durumunda
TTK’nın işçi sayısının var olan ocakları çalıştırmaya yetmeyeceği ve 5 Nisan
1994 Kararları’yla yapılmak istenip de yapılamayan daraltma ve küçültmenin
kendiliğinden gerçekleşeceği ortada.
Şu an GMİS yönetiminde bulunan yöneticilerin sendika
delege seçimleri sırasında “gruplu çalışan işçilerin daimi statüye
geçirilmeleri ve ücretlerinin asıl ücretler düzeyine çıkarılması” için
verdikleri söz de akıllarda…
TTK içerisinde taşeronlaştırma hızla artarken Karadon
ve Kozlu ocaklarındaki ölümlerle ülke gündemine gelmesine, daha öncesinde
Sayıştay raporlarında bir olumsuzluk olarak yer aldığı ortaya çıkmasına rağmen
üzerine yeterince gidildiği söylenemez. TTK’nın kendisinin hazırladığı norm
kadroya göre 14 bin kişinin çalışması gereken TTK’da çalışan sayısı 10 bin’in
altına düşüyor; 2011 Sayıştay raporunda kamu kurumlarının norm kadrolarının
altında çalışmasının ve taşeron uygulamasının verimliliği, çalışma uyumunu ve
üretimi olumsuz etkilediği vurgulanırken sendikaların ve kamuoyunun bu konuda
eylemli bir karşı çıkışlarının olmayışı da dikkate değer.
BİRKAÇ ÖNERİ
GMİS 01 Ocak 2013 itibariyle hem özel sektör hem de
kamu sektöründe sözleşmeye oturuyor. Uzun yıllardan sonra 27 ocak 2013
tarihinde EMEĞE SAYGI mitingi düzenleyecek. Kaygım; bu mitingin kitlelerin
gazını almak için bir araca dönüştürülebileceği yönünde. Çünkü; sendikal alana
ilgi duyanlar, temsilciler dahil sözleşme taslakları, vazgeçilemeyecek (varsa
yeni) talepler konusunda bilgi sahibi değil.
GMİS yönetimi 27 ocak tarihinde yapacağı mitingin
gerçekten EMEĞE SAYGI mitingi olmasını ve kitlesel bir şölene dönüşmesini
istiyorsa üyelerini olduğu kadar tüm Zonguldak’ı kapsayacak talepler belirleyip
kamuoyuna açıklamalıdır. Böylece olası bir grev için de kamuoyu desteği
sağlanmış olur.
Zonguldak’ta işsiz sayısı 30 bin’ler dolayında.
TTK’nın kendi hazırladığı norm kadroya göre işçi açığı 4’binden fazla.
Dolayısıyla;
GMİS var olan işçi açıklarının giderilmesini ve en az 4 bin kişinin işe alınmasını sözleşmeye oturma koşulu olarak masaya getirmeli, bu konuda pazarlık dahi
yapmamalıdır.
İcralık işçilerin işten çıkarılmasına yönelik olarak
çıkarılan genelge kamuoyu gündemine taşınıp; işçilerin icralık olmalarına neden
olan ekonomik koşullar, tefecilik, TTK’nın maaş ödemelerini verdiği bankanın
(sormaksızın) tüm işçilerin maaş kartlarına 4 bin TL. eksi hesap açmış olması,
maaş kartlarını verirken (çalışanlara sormaksızın çıkardığı) 4,5 bin TL.
limitli kredi kartını zorla verdiği anımsatılmalıdır. İcralık işçilerin 4857
sayılı iş kanununun 25.(II) maddesi (veya başka bir maddesine) göre işten
çıkarılması grev nedeni olarak açıklanmalıdır.
TTK’da 2006 ve 2009 yıllarında işe alınan işçilerin
daimi statüye geçirilmeleri ve ücretlerinin asıl ücretler düzeyine
çıkarılmasını sözleşmede ilk görüşülecek madde olarak belirlemelidir.
Bilinmelidir ki, kamu işyerinde 1400, 1600 TL. karşılığı işçi çalıştırılmasına
onay veren bir sendika özel sektördeki üyelerinin ekonomik haklarını
geliştiremez. GMİS ücret görüşmelerini teslimiyetçi ve iktidar güdümlü TÜRK İŞ yönetimine havale etmek yerine maden işkolundaki diğer sendikalar başta olmak üzere emek ve sınıf eksenli sendikalarla, meslek örgütleriyle işbirliğini yaratma yollarını aramalıdır.
Özel sektör ocakları dahil örgütlü olduğu işyerlerinde
taşeronlaştırmaya kesin olarak karşı çıkmalı, var olan taşeron işçilerinin de
asıl işverenlerin kadrosuna geçirilmesi sözleşmeyle bağıtlamalıdır.
İşyerlerindeki işçi sağlığı iş güvenliği denetimlerinde
sendikanın da işveren ve bakanlık denetçileriyle aynı yetki ve haklarla yer
alması savunulmalıdır.
Hem kamu hem de özel sektör işyerlerinde çalışan
işçilere verilen (verileceği öngörülen) yemek parası, taşıt yardımı, kuru katık
bedeli gibi sosyal hakların belediyelerin veya toplu ulaşım araçlarının bilet
ücretleri, işyerlerindeki tabldotların yemek ücretleri üzerinden vb.
belirlenerek sözleşmeye de bu biçimiyle yazılması sağlanmalıdır.
Hema’da yürütülecek sözleşme görüşmelerinde
unutulmaması gereken birkaç yön var. Hema Kandilli İşletmesi işçileri 1 yıl
önce yaptıkları eylem sonrası üstü örtük biçimde de olsa yıllık 1 ton yakımlık
kömür yardımı, 1 ikramiye gibi hakları almış gibiydiler. AKP’li milletvekili,
çevre beldelerin belediye başkanları ve muhtarlarının tanık olduğu konuşmalarda
işçilerin taleplerinin haklılığı yüksek sesle dillendirilmişti.
Bu eylem
sonrası GMİS burada örgütlendi ve bugüne kadar yetki beklendi. 2 gün sonra da
işverene sözleşme taslağını verecekler. Öncelikle GMİS kendisinden önce
işçilerin kendi güç ve kararlı tutumlarıyla elde ettikleri ücretsiz taşıma,
yemek bedeli, taşeronlaştırmaya son verilmesi gibi kazanımları bir adım daha
ileriye götürmek zorunda.
GMİS Hema’daki maden işçileri için TTK işyerlerindeki
en düşük kazmacı maaşının altında bir ücreti kavga etmeden, işçilerin onayını
almadan kabul ederse kendi örgütlenmesiyle birlikte bundan sonra özel sektörde yapılacak
örgütlenmelere de ciddi zarar vermiş olur.
Son önerim; GMİS yönetimi 27 ocak EMEĞE SAYGI
mitinginin örgütlenmesi dahil, sözleşme sürecinin daha sağlıklı ve kararlı
olarak sürdürülebilmesi için içerisinde TTK ve HEMA işçilerinin birlikte yer
alacağı, fakat işçi ailelerini, işsizleri, diğer sendika ve meslek örgütlerini
de kapsayan bir örgütlenmeyi önüne koymalıdır.
1990 grevi ve 4
ocak 1991 Ankara yürüyüşünün (Şemsi Denizer’in, o grev ve mitingleri
örgütleyenlerin, yürütenlerin, katılanların) mirasını yemekten vazgeçip, sınıf
örgütü olmanın, övünç ve gurur kaynağı olarak tanımladığımız madenci fenerini
Zonguldak’ın ve işçi sınıfının önüne tutmanın tam zamanıdır.
salim çalık
ocak 2013
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder