HOŞ GELDİNİZ

maden ve madenciliğe ilişkin yazı, fotoğraf, belge ve bilgilerin paylaşılması amacıyla hazırladığım bu sayfaya isteyen herkes katkı sunabilir. bilgi örgütlendikçe anlam kazanır, insan öğrendikçe...

12 Kasım 2010 Cuma

madenciler eylem yaptı

ttk kozlu müessesesi'nde çalışan 2006 ve 2009 yılında işe alınan gruplu (münavebeli)
maden işçileri 5 günlük kurban bayramı tatili ücretinin ödenmeyeceği gerekçesiyle eylem yaptı.
2 ay çalışıp 1 ay çalışmayan (gruplu) maden işçilerinin aylık ücretleri 1000-1200 tl. dolayında. boş
geçirdikleri 1 ay ücret alamadıkları da dikkate alındığında gruplu işçilerin aylık ücretleri
ortalama 700-800 tl.
buna bir de 5 günlük bayram tatili ücretlerinin ödenmeyecek olması eklenince, madenciler
yapılması gerekeni yaptılar. EYLEM !!!

26 Ekim 2010 Salı

MADENCİLER ÖLMEYE, ÖLDÜRÜLMEYE DEVAM EDİYOR


Hema Kandilli Kömür İşletmesi’nde (Kdz Ereğli) meydana gelen göçük sonucu maden işçisi Hüseyin Taşçı yaşamını yitirdi. Hüseyin Taşçı’nın TTK (Türkiye Taşkömürü Kurumu) Kozlu Müessesesi’nden emekli olan ve oğluyla birlikte Hema Kandilli Kömür İşletmesi’nde 26.10.2010 tarihinde saat 10:00 sıralarında meydana gelen göçük sonucu yaşamını yitirdiği öğrenildi. Aynı işyerinde 02.10.2010 tarihinde meydana gelen kazada ise Ali Akkuş adındaki madenci yaşamını yitirmişti.
Ülkemizde son yıllarda artan ölümlü iş kazalarında madenler ilk sıralarda yer almaya devam ediyor. 12 Mayıs 2010’dan bu yana meydana gelen ve medyaya yansıyan haberlerden derleyebildiğim verilere göre kömür madenlerindeki kazalarda 43 kişi yaşamını yitirdi. Bu veriler de gösteriyor ki; ülkemizdeki madenlerde yaşanan ölümlü iş kazaları cinayet boyutuna varmış durumda.
Tek tek ölümlerin haber değeri olmadığı, gündemde yer tutamadığı ve sıradan sayıldığı gerçeğinden yola çıkarak, ölümlere bir de topluca bakılmasından yanayım. Belki ölenlerin insan olduğu, tek tek de olsa, topluca da olsa ölenlerin “ekmek parası” peşinde öldükleri görülebilir. Ve medyaya yansıdığı kadarıyla derleyebildiğim bu veriler gösteriyor ki; en az kaza olduğunda bile neredeyse her hafta bir madenci yaşamını yitiriyor. BİR İNSAN !!!


Süleyman Koç..….12.05.2010, Tavşanlı-KÜTAHYA, Göçük sonucu yaşamını yitirdi.
Ali Osman Oktay.. 12.05.2010, Tavşanlı-KÜTAHYA, Göçük sonucu yaşamını yitirdi.

18 Mayıs 2010 Karadon Müessesesi ZONGULDAK
Grizu Patlaması sonucu yaşamını yitirenler (TTK’dan iş alan taşeron şirket çalışanları)
Adem Çengel
Ahmet Karabektaşoğlu
Dursun Kartal
Ekrem Akaya
Engin Düzcük
Erdem Aklin
Erkan Taşdemir
Erman Çaylıoğlu
Hasan Akbaba
Hüseyin Arslan
Hasan Ersin
İlker Bebek
İsmail Fidan
Kadir Ötgeç
Koray Kebapçı (Maden Müh.)
Murat Özbay
Mustafa Zoroğlu
Ramazan Bakıroğlu
Ramazan Yavuz (Maden Müh.)
Sabri Özdal
Sadık Kocakaya
Samet Aydın
Serkan Yılman
Şahin Ataman
Şahin Tavukçu
Şeref Aydoğan
Tarık Candemir
Veli Akyüz
Volkan Candemir
Yunus Ekmekçi


Sezai Topuz-…. 11.06.2010, TTK Üzülmez Müessesesi Asma Ocağı ,Taşıma bandına sıkışarak yaşamını yitirdi.

Turan Karaboğa-21.06.2010, TTK Kozlu Müessesesi, Üzerine payton düşmesi sonucu yaşamını yitirdi.

Yunus Aktaş-....11.07.2010, Kale Madencilik-KEŞAN, Kıvılcım sıçraması sonucu çıkan yangında yaşamını yitirdi.

Halil Açıkgöz-...11.07.2010, Kale Madencilik-KEŞAN, Kıvılcım sıçraması sonucu çıkan yangında yaşamını yitirdi.

Volkan Hamarat-..11.07.2010,Kale Madencilik-KEŞAN,Kıvılcım sıçraması sonucu çıkan yangında yaşamını yitirdi

Satılmış Sarıoğlu-.10.08.2010,TTK Karadon Müessesesi Gelik Ocağı,Vagonların arasına sıkışarak yaşamını yitirdi.

Yılmaz Çınar-……….21.09.2010, Kepsut-BALIKESİR, Enerji Maden Şti. Göçük sonucu yaşamını yitirdi.

Ramazan Aydoğdu-…21.09.2010, Kepsut-BALIKESİR, Enerji Maden Şti. Göçük sonucu yaşamını yitirdi.

Ali Akkuş-……02.10.2010, ZONGULDAK, Hema Kandilli İşl., Başını vagona çarpması sonucu yaşamını yitirdi.

Recep Aslan-…06.10.2010, Soma, Azyak Madencilik Şti., Göçük sonucu yaşamını yitirdi.

Cemal Sarıbaş..07.10.2010, Soma, Uyar Maden Ocağı, Göçük sonucu yaşamını

yitirdi.

Hüseyin Taşçı-.26.10.2010, ZONGULDAK,Hema Kandilli İşl., Göçük sonucu yaşamını yitirdi.

15 Eylül 2010 Çarşamba

kanıksanan madenci ölümleri

bazı acıları kanıksıyoruz, sayılarla ölçüyoruz. kamu ve özel kömür ocaklarında neredeyse hergün kaza oluyor. haftada bi-iki madenci bu kazalarda (cinayetlerde) yaşamını yitiriyor da, haber değeri taşımıyor çoğu zaman.

madenci ölümleri 10-20 kişiye ulaştığı zaman, madenciler topluca grizuda yandığında, göçükte kaldığında haber olabiliyorlar. dolayısıyla madenlerde hergün yaşanan kazaların nedenleri de ancak toplu ölümler yaşandığında, o da en fazla 1 hafta gündeme geliyor.

insani yanımızın ne kadar törpülendiğini, aşındığını da gösteriyor madenci ölümleri... birer-ikişer ölünce görünmüyor; ve tam anlamıyla ateş düştüğü yeri yakıyor. sayı artıp da ateşin yakıcılığı geniş bir alanı kapsayınca diğer insanlar başlarını çevirip bir parça olsun, yerin altında yaşanan acıları, ölümleri düşünüp, yerüstünde içinde fırtınalar koparak bekleyenleri görüyorlar.



salim çalık

MADENLERDE İŞ GÜVENLİĞİ



Bursa Mustafakemalpaşa 19 işçi, Balıkesir Dursunbey 13 işçi, Zonguldak Karadon 30 işçi… İki yıl içinde yaşanan ve kısa süre de olsu ülke gündemine oturan bu yerler ve sayılar istatistik veri gibi dursa da, devletin ve işverenlerin çalışma yaşamına, işçi sağlığı ve iş güvenliğine ilişkin tutumunu, verdikleri “önemi” göstermektedir. Üç patlama ve ölen onlarca işçi. İşin daha kötü yanı bu kazalar sonrası gerek Çalışma Bakanlığı gerekse Enerji Bakanlığı en düzeyde yaptıkları açıklamalarda; patlama (kaza) yaşanan ocakların kısa bir süre öncesinde denetlendiğini söylemiş olmaları… Eğer denetlenen maden ocaklarımız peş peşe patlıyor ve insanlar ölüyorsa vay halimize. Bir-iki kişinin öldüğü ve gündeme gelmeyen, haber bile olamayan kazaları da birlikte düşününce madenlerde “kara tabut” gibi.


Türkiye’de son on yılda yaşanan meslek hastalığı ve iş kazalarında ölenlerin sayısı 9 bine yaklaşmış durumda. Madenlerdeki iş kazalarında ve ölüm oranlarında Avrupa birincisi, dünya üçüncüsüyüz. Ekonomik verilere, üretime, istihdama vb. bakarken iş kazaları ve ölüm oranlarına da bakmak gerekiyor. Üretim nasıl yapılıyor, sermayenin daha çok kazanma hırsı nelere yol açıyor, insan canına biçilen bedel ne…?


Zonguldak Karadon Müessesesi’ndeki patlama sonrası hazırlanan rapor; hem asıl işveren durumundaki Türkiye Taşkömürü Kurumu’nun (TTK), hem de taşeron firmanın alınması gerekli iş güvenliği önlemlerini almadıklarını, yönetmeliklere uygun davranmadıklarını göstermiştir. Kamuoyu ise ocak içinde kalan iki işçi ile oyalanmış, ihmal ve önlemler yeterince tartışılmamıştır bile.


Her şeyden önce şu anlaşılmıştır ki; var olan sistem ve madenlerdeki özelleştirme ve taşeronlaştırmalar kölelik koşullarında çalıştırmayla birlikte ölümlere davetiye çıkarmıştır. Çalışma ve Enerji Bakanlıkları denetimler sırasında işçi yaşamı, iş güvenliği yerine patronların öncelikleri noktasından bakarak eksiklikleri olan işletmelere süre vererek (Mustafakemalpaşa) tehlikeli çalışma koşullarına göz yummuşlardır.


Tüm yaşadıklarımız ilgili bakanlıkların denetim işini yapamadıklarını, işçi yaşamı ve iş güvenliğini göz ardı edebildiklerini göstermiştir. Ayrıca birçok maden işletmesinin tahlisiye istasyonu ve ekipleri olmadığını bu kazalar sonrası öğreniyoruz ne yazık ki… Bursa’da, Balıkesir’de vs. patlama-göçük oluyor yardım ekipleri Tunçbilek’ten, TTK’dan bekleniyor.


Deneyimlerimiz denetim kurumlarının ve ekiplerinin özerk-bağımsız ve tarafların temsilcilerinden oluşması gerektiğini gösteriyor. İşletmelerdeki iş güvenliği mühendislerinin işletmenin kadrolu çalışanı olmaları onların gerekli müdahaleleri yapmalarını önlemektedir. Bu nedenle iş güvenliği mühendisleri Çalışma Bakanlığı kadrosunda olmalı ücretlerini bakanlık vermelidir.


Çalışma ve Enerji Bakanlıkları içerisindeki denetim birimlerinde; Maden Mühendisleri Odası, madenlerde örgütlü sendikalar, Türk Tabipler Birliği temsilcileri bulunmalı, denetlenen işyerine en yakın yerdeki bu örgütlerin temsilcileri de denetimlere katılmalıdır.
Madenlerdeki taşeronlaştırmalara son verilmelidir.


Gerekli iş güvenliği ve işçi sağlığı kurallarına uymayan işyerleri kapatılmalı, işverenin önlemleri almamakta diretmesi durumunda bu işyerleri kamulaştırılmalı, işçilerin işsiz kalmaları ve yer altı kaynaklarının atıl duruma düşmeleri önlenmelidir.


Tüm işletmelerde yukarıda sözü edilen denetim birimi tarafından düzenli aralıklarla iş güvenliği ve iş sağlığı, işçilerin hakları gibi konularda bilgilendirme seminerleri, kısa televizyon programları hazırlanarak kamuoyu duyarlı duruma getirilmelidir.


Bunlar yapılmadığı sürece madenlerdeki iş kazaları, ölümler başbakanın deyimiyle “mesleğin kaderinde” olmaya devam edecektir.
salim çalık

18 Mayıs 2010 Salı

nasırlı yüreğim-iz (Karadon Grizusu Ardından)



bugün saat 13:30 sularında türkiye taşkömürü kurumu karadon müessese müdürlüğü'nde yerin 540 metre altında bir grizu patlaması yaşandı. karadon müessesesi'ndeki ocakta çalışmakta olan taşeron bir firmaya bağlı çalışan 30 işçi 14 saattir yerin altında. anlatılanlara bakınca kurtulma olasılıkları her geçen dakika azalıyor.

yerel kanal 67 televizyonunun zaman zaman kuyubaşından yaptığı yayınlarda kuyubaşında bekleyen ana-babaların, sevgililerin, çocukların, yakınları ocakta çalışanların tedirgin bekleyişi ve isyanlarını dışa vurdukları feryatları ne yazık ki karadon işletmesi'nde kalıyor. tv kanalları rutin bir haber olarak geçtiler. internet siteleri de öyle. paylaşım siteleri ve site içi gruplar ise kendi dünyalarında ve gerçekliklerinde yaşıyorlar. evet zonguldak'ta patlama olmadı, yeraltında yaşayıp yaşamadığı bilinmeyen 30 kişi yok. tıpkı aralık ayında bursa'daki grizu patlamasında olduğu gibi, tıpkı daha öncesinde balikesir'deki sabıkalı bir ocakta (3 yılda iki kez) grizu patladığı zamandaki gibi.

sömürü, sermaye, kapitalizm....emek, insan yaşamı, devrim... kendi iç dünyamızın terimleri bunlar. yaşanan gerçeklikle buluşmayan sözlerimizin, yazılarımızın, düşlerimizin anlamında boğuluyoruz her geçen gün. 30 madenci... 1,5 yıl önce o madenlerde işe girmek için sıraya girmiş 40 bin kişi. ve bugüne kadar madene bağlı olarak ölmüş 5 bin kişi... yaşamaya devam... acı bize uzak nasıl olsa, nasıl olsa vicdanımız nasırlaşıyor biz inkar etsek de...nasıl olsa onlar madenci adlarını bilmediğimiz, 'bizim' örgütlerimizden tanımadığımız... ben bu satırları yazarken çalışma bakanı açıklama yapıyor. "bir ara gaz değerleri yükselmiş. sonra normal değerlere düşmüş...." sayın bakanlar her zaman olduğu gibi bakmaya devam ediyorlar. bugüne dek yaşanan grizu patlamalarında sorumlunun olmayışı, "işin doğası gereği" denerek kapatıldığı gibi... nasıl olsa alışkınız biz ölmeye, nasıl olsa bizden çok var dışarıda...

17 Şubat 2010 Çarşamba

Hema Kandilli İşletmesi'nde Göçük


16.02.2010 tarihinde Hema Kandilli Kömür İşletmesi'nde (Kdz Ereğli) gündüz vardiyasında meydana gelen göçükte Osman Aykanat yaşamını yitirdi.

5-6 aylık maden işçisi olan osman aykanat geride bir eş ve iki çocuk, bir de ekmek parası için yerin 500 metre altında çalıştığı ocakta bir ömür bıraktı.
İşçilerin 640-850 TL arası ücretle çalıştığı, sık sık ücretleri ödenmediği için iş bırakan, kazanın olduğu sırada 7 aylık yemek parası, taşeronla iş akitleri fesh edilip Hema bünyesinde çalışmaya başlamalarına rağmen ihbar tazminatları ödenmeyen işçiler durumlarını kölelik olarak tanımlıyorlar. tekrar taşeronlara devredilecek olmalarını, 2 yılı aşkın zamandır ücretlerine zam yapılmamış olmasını ve ihaleye giren taşeronların ücretlere ilişkin olumlu yaklaşım sergilemeyişlerini köleliğin göstergesi olarak anlatıyorlar.
ömürlerini, canlarını bıraktıkları madenlerde kömürü çıkaran madenciler ürettiklerinin, emeklerinin karşılığını almak, insanca koşullarda çalışmak ve yaşamak istiyorlar.

YEDİ MART SEKSENÜÇ ÜÇ MART DOKSANİKİ VE TÜM MADEN ŞEHİTLERİNE

hangi köyün yüreği / hangi ananın gözyaşları / tutabilir yasınızı // bilmem kaç yedi kat altında / yatarken yerin / okuttular kur’an’ınızı / yatış şeklinizi bile bilmeden // ilk size kuruldu/ cenazesiz gömütlükler/ -dünyada yüreğim gömüt size-// bilmem kaç yedi kat altında yerin / yatarken sizler / yemin ettim böylesinin sürmeyeceğine // yemin ettim/ yatış şeklinizi bilmeden// bilin ki dostlarım / dimdik ve ayaktasınız / yüreğim gömüt size...// Armutçuk-Kozlu 10/03/92 / salim çalık / GÜLMEKLE AĞLAMAK ARASI (sf.36)

geleceğe dikiliyor gömüt taşları



biliyorum
kendisini kirleterek tükeniyor
umutla süslenmiş gelecek günler

şimdi
bir bir içime gömülüyor
yaşamda alacağı kalan çocuklar
ömrü metaya değişilen işçiler
içime gömülüyor
töreye kurban edilen kadınlar
ve karşılıklı dağlara sürülüyor gençler
gömüt taşları geleceğe dikiliyor
gömüt taşları iki parça yüreğime

şimdi
tepeden tırnağa utançla
__ipe çekiyorum mutluluk düşlerimi
acı ve hüzün ötesi yaralı duygularla
__tenime gömüyorum gülüşlerimi

………………kasım-aralık 2007
salim çalık