HOŞ GELDİNİZ

maden ve madenciliğe ilişkin yazı, fotoğraf, belge ve bilgilerin paylaşılması amacıyla hazırladığım bu sayfaya isteyen herkes katkı sunabilir. bilgi örgütlendikçe anlam kazanır, insan öğrendikçe...

15 Eylül 2010 Çarşamba

kanıksanan madenci ölümleri

bazı acıları kanıksıyoruz, sayılarla ölçüyoruz. kamu ve özel kömür ocaklarında neredeyse hergün kaza oluyor. haftada bi-iki madenci bu kazalarda (cinayetlerde) yaşamını yitiriyor da, haber değeri taşımıyor çoğu zaman.

madenci ölümleri 10-20 kişiye ulaştığı zaman, madenciler topluca grizuda yandığında, göçükte kaldığında haber olabiliyorlar. dolayısıyla madenlerde hergün yaşanan kazaların nedenleri de ancak toplu ölümler yaşandığında, o da en fazla 1 hafta gündeme geliyor.

insani yanımızın ne kadar törpülendiğini, aşındığını da gösteriyor madenci ölümleri... birer-ikişer ölünce görünmüyor; ve tam anlamıyla ateş düştüğü yeri yakıyor. sayı artıp da ateşin yakıcılığı geniş bir alanı kapsayınca diğer insanlar başlarını çevirip bir parça olsun, yerin altında yaşanan acıları, ölümleri düşünüp, yerüstünde içinde fırtınalar koparak bekleyenleri görüyorlar.



salim çalık

MADENLERDE İŞ GÜVENLİĞİ



Bursa Mustafakemalpaşa 19 işçi, Balıkesir Dursunbey 13 işçi, Zonguldak Karadon 30 işçi… İki yıl içinde yaşanan ve kısa süre de olsu ülke gündemine oturan bu yerler ve sayılar istatistik veri gibi dursa da, devletin ve işverenlerin çalışma yaşamına, işçi sağlığı ve iş güvenliğine ilişkin tutumunu, verdikleri “önemi” göstermektedir. Üç patlama ve ölen onlarca işçi. İşin daha kötü yanı bu kazalar sonrası gerek Çalışma Bakanlığı gerekse Enerji Bakanlığı en düzeyde yaptıkları açıklamalarda; patlama (kaza) yaşanan ocakların kısa bir süre öncesinde denetlendiğini söylemiş olmaları… Eğer denetlenen maden ocaklarımız peş peşe patlıyor ve insanlar ölüyorsa vay halimize. Bir-iki kişinin öldüğü ve gündeme gelmeyen, haber bile olamayan kazaları da birlikte düşününce madenlerde “kara tabut” gibi.


Türkiye’de son on yılda yaşanan meslek hastalığı ve iş kazalarında ölenlerin sayısı 9 bine yaklaşmış durumda. Madenlerdeki iş kazalarında ve ölüm oranlarında Avrupa birincisi, dünya üçüncüsüyüz. Ekonomik verilere, üretime, istihdama vb. bakarken iş kazaları ve ölüm oranlarına da bakmak gerekiyor. Üretim nasıl yapılıyor, sermayenin daha çok kazanma hırsı nelere yol açıyor, insan canına biçilen bedel ne…?


Zonguldak Karadon Müessesesi’ndeki patlama sonrası hazırlanan rapor; hem asıl işveren durumundaki Türkiye Taşkömürü Kurumu’nun (TTK), hem de taşeron firmanın alınması gerekli iş güvenliği önlemlerini almadıklarını, yönetmeliklere uygun davranmadıklarını göstermiştir. Kamuoyu ise ocak içinde kalan iki işçi ile oyalanmış, ihmal ve önlemler yeterince tartışılmamıştır bile.


Her şeyden önce şu anlaşılmıştır ki; var olan sistem ve madenlerdeki özelleştirme ve taşeronlaştırmalar kölelik koşullarında çalıştırmayla birlikte ölümlere davetiye çıkarmıştır. Çalışma ve Enerji Bakanlıkları denetimler sırasında işçi yaşamı, iş güvenliği yerine patronların öncelikleri noktasından bakarak eksiklikleri olan işletmelere süre vererek (Mustafakemalpaşa) tehlikeli çalışma koşullarına göz yummuşlardır.


Tüm yaşadıklarımız ilgili bakanlıkların denetim işini yapamadıklarını, işçi yaşamı ve iş güvenliğini göz ardı edebildiklerini göstermiştir. Ayrıca birçok maden işletmesinin tahlisiye istasyonu ve ekipleri olmadığını bu kazalar sonrası öğreniyoruz ne yazık ki… Bursa’da, Balıkesir’de vs. patlama-göçük oluyor yardım ekipleri Tunçbilek’ten, TTK’dan bekleniyor.


Deneyimlerimiz denetim kurumlarının ve ekiplerinin özerk-bağımsız ve tarafların temsilcilerinden oluşması gerektiğini gösteriyor. İşletmelerdeki iş güvenliği mühendislerinin işletmenin kadrolu çalışanı olmaları onların gerekli müdahaleleri yapmalarını önlemektedir. Bu nedenle iş güvenliği mühendisleri Çalışma Bakanlığı kadrosunda olmalı ücretlerini bakanlık vermelidir.


Çalışma ve Enerji Bakanlıkları içerisindeki denetim birimlerinde; Maden Mühendisleri Odası, madenlerde örgütlü sendikalar, Türk Tabipler Birliği temsilcileri bulunmalı, denetlenen işyerine en yakın yerdeki bu örgütlerin temsilcileri de denetimlere katılmalıdır.
Madenlerdeki taşeronlaştırmalara son verilmelidir.


Gerekli iş güvenliği ve işçi sağlığı kurallarına uymayan işyerleri kapatılmalı, işverenin önlemleri almamakta diretmesi durumunda bu işyerleri kamulaştırılmalı, işçilerin işsiz kalmaları ve yer altı kaynaklarının atıl duruma düşmeleri önlenmelidir.


Tüm işletmelerde yukarıda sözü edilen denetim birimi tarafından düzenli aralıklarla iş güvenliği ve iş sağlığı, işçilerin hakları gibi konularda bilgilendirme seminerleri, kısa televizyon programları hazırlanarak kamuoyu duyarlı duruma getirilmelidir.


Bunlar yapılmadığı sürece madenlerdeki iş kazaları, ölümler başbakanın deyimiyle “mesleğin kaderinde” olmaya devam edecektir.
salim çalık

YEDİ MART SEKSENÜÇ ÜÇ MART DOKSANİKİ VE TÜM MADEN ŞEHİTLERİNE

hangi köyün yüreği / hangi ananın gözyaşları / tutabilir yasınızı // bilmem kaç yedi kat altında / yatarken yerin / okuttular kur’an’ınızı / yatış şeklinizi bile bilmeden // ilk size kuruldu/ cenazesiz gömütlükler/ -dünyada yüreğim gömüt size-// bilmem kaç yedi kat altında yerin / yatarken sizler / yemin ettim böylesinin sürmeyeceğine // yemin ettim/ yatış şeklinizi bilmeden// bilin ki dostlarım / dimdik ve ayaktasınız / yüreğim gömüt size...// Armutçuk-Kozlu 10/03/92 / salim çalık / GÜLMEKLE AĞLAMAK ARASI (sf.36)

geleceğe dikiliyor gömüt taşları



biliyorum
kendisini kirleterek tükeniyor
umutla süslenmiş gelecek günler

şimdi
bir bir içime gömülüyor
yaşamda alacağı kalan çocuklar
ömrü metaya değişilen işçiler
içime gömülüyor
töreye kurban edilen kadınlar
ve karşılıklı dağlara sürülüyor gençler
gömüt taşları geleceğe dikiliyor
gömüt taşları iki parça yüreğime

şimdi
tepeden tırnağa utançla
__ipe çekiyorum mutluluk düşlerimi
acı ve hüzün ötesi yaralı duygularla
__tenime gömüyorum gülüşlerimi

………………kasım-aralık 2007
salim çalık