HOŞ GELDİNİZ

maden ve madenciliğe ilişkin yazı, fotoğraf, belge ve bilgilerin paylaşılması amacıyla hazırladığım bu sayfaya isteyen herkes katkı sunabilir. bilgi örgütlendikçe anlam kazanır, insan öğrendikçe...

26 Aralık 2013 Perşembe

http://mulksuzlestirme.org/

http://mulksuzlestirme.org/
Mülksüzleştirme Ağları

Kentsel dönüşümün sermaye-iktidar ilişkileri üzerine kolektif veri derleme, haritalama ve yayınlama çalışması
“Mülksüzleştirme” ne demek?
Mülksüzleştirme, bizlere - yani kamuya- ait olan kamusal alanlarımızı, bizlerin kararı sorulmadan kaybetmemiz demek. Bize ait olan arazilerin, binaların, meydanların, su kaynaklarının, sahillerin yine “bizler için” inşa ve/veya dönüşüm sürecine tabi tutulduğu söyleniyor, “kamu yararı”ndan bahsediliyor. Peki, gerçekten böyle mi? Örneğin, kuzey ormanlarının arazisinde havaalanı, köprü yapıldığında yeni bir “mülk”e mi sahip olacağız, yoksa ormanın katledilmesiyle mülksüzleşecek miyiz? Hali hazırda kullanımda olan akarsular ve dereler üstüne hidro elektrik santral (HES) yapıldığında o bölgede yaşayan halkın suyu devlet ve özel sermaye ortaklığıyla zorla elinden alınıyor, yani mülksüzleştiriliyor. Ayrıca bu tesislerin işletmeleri 49 yıllığına özel şirketlere verildiğinde bu hala kamunun ve dolayısıyla halkın tesisi midir?
......

24 Aralık 2013 Salı

DüşÜnSel: sıfır derece gölge zamanı

DüşÜnSel: sıfır derece gölge zamanı: eller açılıyor yıkanan avuntularla genelev kapılarında falcı kadınlar ve çağımız kadar hızlı uçuşuyor seraplı düşler tellendirilmiş...

10 Aralık 2013 Salı

112 madenci öldü... Bunlar sadece kayıtlı olanlar... | PUSULA - ZONGULDAK IN AÇILIŞ SAYFASI ::.

112 madenci öldü... Bunlar sadece kayıtlı olanlar... | PUSULA - ZONGULDAK IN AÇILIŞ SAYFASI ::.

11 yılda kaçak ocaklarda ölenlerin sayısı 112 kişiymiş. 
tabi bunlar kayıtlara yansıyanlar... kayıtdışı olarak çalıştırılan bu ocaklarda bilinenden daha fazla ölüm olduğunu düşünüyorum... 
bu arada kayıtlı (özel/ kamu) maden işletmelerinde bu yıl 90'a yakın kişinin öldüğünü de anımsatmak gerekiyor...

salim çalık

9 Aralık 2013 Pazartesi

hava iş' te-akp'li yonetim-donemi

http://www.sendika.org/2013/12/hava-iste-akpli-yonetim-donemi/

hava iş kongresinde yaşananlar yalnızca hava iş sendikası'yla sınırlı düşünülmemeli. bu kongre, kıdem tazminatı, özel istihdam büroları, çalışma ilişkilerinin esnekleştirilmesi, özelleştirmeler gibi konularda türk iş yönetiminin akp'ye "hizmet" etmeye devam edeceğini göstermiştir. akp'nin-thy'nin çıkardığı adaya tam destek veren türk iş yönetimi kendine muhalif bir sendika yönetimini devirmekle kalmadı, türk iş içindeki iyi-kötü direnen, hak savaşımı veren bir yönetimi devirmiş oldu. dolayısıyla türk iş'in direnen bir bileşenini etkisiz kılarken kendisini de iyice akp'ye bağlamış oldu...

salim çalık


Hayatımız Zonguldak: 4 Aralık Dünya Madenciler Günü: Bürokrasi Eğleniyo...

Hayatımız Zonguldak: 4 Aralık Dünya Madenciler Günü: Bürokrasi Eğleniyo...:                                                                                           KOCAMAN BİR PALAVRA: “Emeğin Başkenti Zong...

7 Aralık 2013 Cumartesi

MADENCİ

___I


saçı başı kömür içinde
gömleği kanlı
çizmelerinin terlettiği ayakları
______________________ıslak

yüzü kara kömür tozu
gözleri canlı
kömürden öğrenmiş içten yanmayı
çocuğu ağlamaklı
karısı yaslı
_______________23/7/89

___II

çıkar işinden
içinde
yılgı
umutsuzluk
bitmez evin yolu
uzadıkça uzar

____Armutçuk 89
salim çalık
GÜLMEKLE AĞLAMAK ARASI (sf.37)      




















Ruhsatsız kömür ocağı faciasında 1 kişi tutuklandı, 1 kişi aranıyor

Ruhsatsız kömür ocağı faciasında 1 kişi tutuklandı, 1 kişi aranıyor

6 Aralık 2013 Cuma

KARA / Fahri Bozbaş

04.12.2013'te kandilli (kdz ereğli)'de genel maden işçileri sendikası (gmis) armutçuk şubesi ile kandilli dayanışma evi derneği'nin birlikte düzenlediği dünya madenciler günü kutlamasında çekilmiştir.

“…
Gözümün yağına bak, kara
Tırnağımın dibine bak, kara
Yutkunduğumu göremezsin,
Ciğerimi bilemezsin
Ben aydınlığım sen kara

…”

Fahri Bozbaş


fahri bozbaş/ nostalji (sen aziz şehrim)

04.12.2013'te kandilli (kdz ereğli)'de genel maden işçileri sendikası (gmis) armutçuk şubesi ile kandilli dayanışma evi derneği'nin birlikte düzenlediği dünya madenciler günü kutlamasında çekilmiştir.

Nostalji

"Sen aziz şehrim, 
Uykusuz yaşadığımı bilmelisin. 
Bütün işçilerin
Saçak altında uyuduğu bir saatte, 
Ben mızıka çalarak geçiyorum sokaktan. 

Sen aziz şehrim,
Ellerim gözlerim kadar benimsin.
Ve aziz şehrim,
Şu anda seni terk etmem için
Her şey tamam.
Gemi hazır, yelken fora.
Fakat neden,
Ölülerim bırakmıyor yakamdan.”


Rüştü Onur

YÜREKLER YİNE DAĞLANDI, 4 MADENCİ YAŞAMINI YİTİRDİ

YÜREKLER YİNE DAĞLANDI, 4 MADENCİ YAŞAMINI YİTİRDİ


gazetenin haberine bakınca durum net olarak görülüyor aslında. kaçak ocağın girişinin fotoğrafında ocaktan kömür çıkarmak için kurulmuş ray sistemi göze çarpıyor... yani burada ciddi bir çalışma olduğu açık. üstelik söz konusu yer merkeze de oldukça yakın. yani adı kaçak ocak...

peki nasıl oluyor da, kaçak ocaklar bu kadar rahat çalışabiliyor? nasıl oluyor da, buradan çıkarılan kömürler hiçbir engele takılmadan tüketime (pazara) sunulabiliyor? nasıl oluyor da türkiye taşkömürü kurumu (ttk)'nun imtiyaz sahasında veya rödövans sözleşmesiyle buralarda işletme hakkını almış olan şirketlerin alanlarında bu kadar kolay kaçak ocaklar kurulabiliyor...?

o kadar çok soru var ki sorulması gereken... örneğin, hava kirliliğini önlemek gibi bir görevi olan belediyelere, şehircilik bakanlığı'nın, sağlık bakanlığı'nın taşra teşkilatlarına rağmen kaçak ocaklardan çıkarılan bu kömürlerin nem, kol, karbonmonoksit oranları, lavvarlanıp lavvarlanmadığı gibi denetimlerden nasıl kurtulabiliyor bu ocaklardan çıkarılan kömürler?

maliye'nin taşra denetçileri, trafik polislerinin yol denetimleri sırasında hiç mi bu ocaklardan çıkarılan kömürleri taşıyan araçlar denk gelmez? yani yasal gereklilikler, taşıma irsaliyesi, kömürün çıkarıldığı ocak, kg. miktarı, satış bedeli, ödenen vergi vb.birçok alanı ve kurumu ilgilendiren kaçak ocaklardan çıkarılan kömürleri hiçbir göz görmüyorsa... ölen madencileri kim görür?

bu yüzden valilik ve milletvekilleri sıradan bir bilgilendirme açıklaması yapmanın ötesine de geçmiyorlar. oysa valiliğin ve milletvekilinin görevi ölenlerin adlarını sıralayıp "ölenlere allah rahmet eylesin, yaralılara acil şifalar diliyoruz" demek değildir... önce insanların ölmeyecekleri koşulları ve denetimleri sağlamak, ardından da ttk'nın, yani kamunun malı olan taşkömürüne sahip çıkmaktır.

zonguldak işsizlik ve ölüm arasına sıkıştırılmış bir kent. dolayısıyla önce işsizliği çözme yönünde adımlar atıp, insanların 3-5 kuruş için ölmeyecekleri koşulların, olanakların sağlanması gerekiyor. geçtiğimiz yıllarda gördük, 1200 kişinin, 2000 kişinin kazmacı olarak ttk'ya alındığı mülakatlara 40 bin kişi başvurmuştu. kısacası zonguldak taşkömürüne mahkum... ne yazık ki, bu mahkumiyet 20 yıla yakın bir zamandır özel- kaçak ocaklara yönlendirilmiş durumda... ya işsizlik ya ölüm riskine rağmen ekmek parası...

06.12.2013
salim çalık

madenci anıtı

4 aralık dünya madenciler günü'nde kandilli (kdz ereğli) 'deki kutlamada gösterilen slaytlardan biri ... 7 ocak 2013'te kozlu'daki iş cinayetinde yasamını yitiren madenci eşlerinin 07.04.2013 'te 1 umut derneğinin düzenlediği istanbul'daki “vicdan adalet nöbeti” eyleminden görüntülerle geçmişten bugüne kısa bir tarihsel gezi...


madenci anıtı

ölümün çetelesi tutuluyor
______kentimin orta yerinde
ciğerleri tükenmiş
bir madenci Zonguldak

bakmayın adının anıt oluşuna
yılda bir günlük saygı duruşuna

adları bronz levhalara işlenmiş
beşbin insan beşbin can
taş çağı kadar uzaktalar
bronz ağlıyor
mermer çatlıyor utancından

salim çalık

4 aralık dünya madenciler günü kutlaması

….
Maden ocaklarındaki kazalarda iş güvenliği ve işçi sağlığı önlemleriyle birlikte, madenlerdeki özelleştirme ve taşeronlaştırma politikalarının etkileri de dikkate alınmak zorunda. Kamuya ait ocaklardaki kazalarda ölüm oranları fazla gibi görünse de; çalışan işçi sayısı, üretim miktarı gibi unsurlar dikkate alındığında özel ocaklardaki kaza oranlarının çok yüksek olduğu görülecektir. Fakat neresinden bakarsak bakalım madenlerdeki kaza oranında Avrupa 1.si, dünya 3.sü olduğumuz gerçeği orta yerde duruyor.

Son yıllarda yaşanan grizu ve göçüklere bağlı kazalar kaza olmaktan çıkıp cinayete dönüşmüş durumda. Madencilik deneyimi ve birikimi olmayan şirketlere verilen galeri açma ve işletmecilik işleri, yeterli ve yerinde yapılmayan denetimler, ilgili bakanlıkların ilgisizliği, toplumun duyarsızlığı, sendikaların eylemsizliği ve suskunluğu bu cinayetlerin kanıksandığını da gösteriyor.

DENETİMSİZLİK ve KADERCİLİK

Çalışma Bakanlığı görünürde ocakları denetliyor. Fakat bu denetimler sonrasında bile büyük çaplı grizu ve göçüklerin (Balıkesir- Dursunbeyli, Bursa- Mustafa Kemal Paşa) yaşandığı gerçeği  şirketlerin korunduğu, işçilerin kar hırsına ve  üretimin artırılmasına kurban edildiğini kanıtlıyor adeta.

17 mayıs 2010 tarihinde TTK’ya bağlı Karadon Müessesesi’nde taşeron şirketin galeri açma işini yaptığı ocakta meydana gelen patlama sonrası başbakanın “mesleğin doğasında var” diyerek madencilerin ölümünü kadere bağlaması, çalışma bakanının “güzel öldüler” diyerek adeta dalga geçmesi denetimsizliği ve kaderciliği veciz biçimde dile getirmiş oldular.

Sendikaların ve meslek örgütlerinin bu kazalar sonrası açılan davalarda müdahil olmamaları ise üzerinde düşünülmesi gereken en önemli konu belki de…
Kağıt üzerinde tüm işletmelerde iş güvenliği birimleri var. Fakat birçok maden işletmesinde grizu ve büyük çaplı göçüklere müdahale edebilecek tahlisiye birimleri yok. (Bu nedenle özel ocaklardaki grizu ve göçüklere müdahale için öncelikle TTK birimleri gönderiliyor.)
İşletmelerdeki iş güvenliği mühendis ve personeli o işletmenin çalışanı. Dolayısıyla maaşını, ek ödemelerini, terfisini vb. yapan işverenin iş güvenliği önlemleri başta olmak üzere, eksikliklerini, araç gereç gereksinimini, tehlike anında işin durdurulup ocağın boşaltılmasını sağlaması oldukça zor.

ÖNERİLER

Tüm işletmelerdeki iş güvenliğinden sorumlu müdür, başmühendis ve mühendisler görev yaptıkları işletmenin değil Çalışma Bakanlığı’nın kadrosunda olmalıdır. Böylece işten atılma, sosyal haklar, terfi gibi endişelerden uzak ve doğrudan bakanlığa karşı sorumlu olacağından gerekli önlemlerin alınması için müdahalede bulunabilecektir. (Bu personellerin maaşları çalıştıkları firma tarafından Çalışma Bakanlığı’nın hesabına yatırılabilir.)
Bakanlık bünyesinde işyeri denetimleri için kurulacak birimlerde; ilgili işyerindeki işçi ve kamu sendikalarının, meslek örgütlerinin temsilcilerinin bulunması sağlanmalıdır.

Özel ocaklar başta olmak üzere belirlenen eksiklikler grizu ve göçüğe neden olabilecek durumdaysa üretim durdurulmalı, bu eksikliklerin giderilmemesi durumunda maden işletmesi kamulaştırılarak çalışan işçilerin işsiz kalması önlenmelidir.

Kamuya ait ocaklar da dahil, taşeronlaştırmadan ve özelleştirmelerden vazgeçilmelidir. Aynı işyerinde birden fazla şirketin bulunması iş uyumunu ve ana işverenin denetimini engellemektedir.
Taşeronların çalıştığı ve neden oldukları kazalar sonrası ortaya çıkan tüm maddi ve manevi kayıplar, ocakta meydana hasar ve iş kayıplarının bedeli taşerondan tahsil edilmelidir.
Grizu ve göçükler başta olmak üzere iş kazaları sonrası görülen mahkemelerde işçi ve kamu sendikaları müdahil olmalıdır.

Sendikalar imzaladıkları toplu iş sözleşmelerinde iş güvenliğini düzenleyen maddelere sendika ve meslek örgütlerinin etkisini (hatta yetkisini) artıran hükümler için tüm güçlerini kullanmalılar.
Tüm maden işletmelerinde tahlisiye istasyonlarının kurulması zorunlu duruma getirilmeli, küçük ölçekli oldukları için tahlisiye istasyonu kurmaktan kaçınan fakat birbirine yakın ocakların ise ortaklaşa olarak tahlisiye istasyonları kurmaları Çalışma Bakanlığı tarafından düzenlenmelidir.


salim çalık

(not:4 aralık 2013'te "dünya madenciler günü" kutlamasında kandilli dayanışma evi adına yaptığım konuşmanın bir bölümüdür)
















5 Aralık 2013 Perşembe

http://www.sendika.org/2013/12/ekmek-parasi-tufan-sertlek/

"....
Yatağan’da özelleştirmeye karşı direnen işçiler kararlı bir mücadele sergiliyorlar. Daha önce Tekel işçileri çok daha kapsamlı ve doğrudan siyasal iktidarı (hükümeti) hedef alan bir mücadele süreci başlatmışlardı. Bunun yanında daha lokal, kimi kez Urfalı taşeron işçileri gibi kendi şehirleriyle sınırlı kimi kez Hacettepe direnişçileri gibi kendi işyerlerini veya çeperlerini etkileyen bir eylemlilikle emek mücadelesine katılıyorlar.
..."

KUTLAMA DEĞİL ANMA

KUTLAMA DEĞİL ANMA

YEDİ MART SEKSENÜÇ ÜÇ MART DOKSANİKİ VE TÜM MADEN ŞEHİTLERİNE

hangi köyün yüreği / hangi ananın gözyaşları / tutabilir yasınızı // bilmem kaç yedi kat altında / yatarken yerin / okuttular kur’an’ınızı / yatış şeklinizi bile bilmeden // ilk size kuruldu/ cenazesiz gömütlükler/ -dünyada yüreğim gömüt size-// bilmem kaç yedi kat altında yerin / yatarken sizler / yemin ettim böylesinin sürmeyeceğine // yemin ettim/ yatış şeklinizi bilmeden// bilin ki dostlarım / dimdik ve ayaktasınız / yüreğim gömüt size...// Armutçuk-Kozlu 10/03/92 / salim çalık / GÜLMEKLE AĞLAMAK ARASI (sf.36)

geleceğe dikiliyor gömüt taşları



biliyorum
kendisini kirleterek tükeniyor
umutla süslenmiş gelecek günler

şimdi
bir bir içime gömülüyor
yaşamda alacağı kalan çocuklar
ömrü metaya değişilen işçiler
içime gömülüyor
töreye kurban edilen kadınlar
ve karşılıklı dağlara sürülüyor gençler
gömüt taşları geleceğe dikiliyor
gömüt taşları iki parça yüreğime

şimdi
tepeden tırnağa utançla
__ipe çekiyorum mutluluk düşlerimi
acı ve hüzün ötesi yaralı duygularla
__tenime gömüyorum gülüşlerimi

………………kasım-aralık 2007
salim çalık