HOŞ GELDİNİZ

maden ve madenciliğe ilişkin yazı, fotoğraf, belge ve bilgilerin paylaşılması amacıyla hazırladığım bu sayfaya isteyen herkes katkı sunabilir. bilgi örgütlendikçe anlam kazanır, insan öğrendikçe...

22 Haziran 2013 Cumartesi

DüşÜnSel: (evet) yaşam biçimine müdahale edilmiyor

DüşÜnSel: (evet) yaşam biçimine müdahale edilmiyor: diyorlar ki; kimsenin yaşam biçimine müdahale etmedik, etmeyeceğiz. son 3-4 yıl içinde kaç tane toplu tecavüz vakası gerçekleşti bu ülked...

9 Haziran 2013 Pazar

DüşÜnSel: damlaya damlaya sel olan isyan

DüşÜnSel: damlaya damlaya sel olan isyan: gezi parkı’ndaki polis şiddetiyle başlayıp taksim direnişi’ne dönüşen ve ülke geneline yayılan direnişe karşı iktidarın verdiği ilkel v...

7 Haziran 2013 Cuma

DüşÜnSel: NELER YAPILMADI Kİ?

DüşÜnSel: NELER YAPILMADI Kİ?:                         “Neler yapılmadı ki? 81 ilde üniversite açtık. Harçları kaldırdık. Okullar açtık. Ekonomiyi düzelttik…”diyor başb...

5 Haziran 2013 Çarşamba

HEMA MADEN İŞÇİLERİNİN DENEYİMİ (GMİS NEREYE 5)

HEMA MADEN İŞÇİLERİ DENEYİMİ
(GENEL MADEN İŞ NEREYE 5)

            Hattat Holding’e bağlı Genel Maden İşçileri Sendikası (GMİS) üyesi Hema Kandilli İşletmesi işçileri 04.06.2013 günü 16:00-24:00 vardiyasında iş bırakma eylemi başlattılar. Şubat ayında başlayan toplu iş sözleşmesi görüşmelerinin uyuşmazlıkla sonuçlanması ve ara buluculuk sürecinin de bitmesinin ardından işçiler sendikanın grev kararı almasını istemişlerdi.

            Hema Kandilli İşletmesi işçileri 2005 yılında bu yana çok sayıda eylem yaptı. Öyle ki, işletme yöneticilerinden birisinin daha önceki eylemlerden birinde; “Festivale çevirdiniz. Her yıl bir eylem yapıyorsunuz” sözü en açıklayıcı tespit. Bu yüzden 2000'li yıllarda Türkiye sendikal hareketi açısından Hema Kandilli İşletmesi işçilerinin ayrı bir yeri olduğu kanısındayım.

Örneğin  04.03.2007 tarihinde yaptıkları 3 günlük iş bırakma eyleminde; kazmacı maaşının 900 YTL.olmak üzere, en düşük  ücretin 600 YTl. olması, daha önceden verilen zam sözünün yeni ücret talepleri üzerinden verilmesi, İşçi Sağlığı İş Güvenliği Koruma Kurulu’nun kurulması, işin niteliğine uygun koruyucu teçhizat verilmesi ve miatlarının belirlenerek düzenli olarak değiştirilmesi, ilk yardık istasyonlarının kurulması, işveren tarafından verilen yemeklerin işyeri hekiminin de görüşleri alınarak yeterli kaloriye sahip yenilebilir tat ve çeşitte olması, işçilerin kendilerinin karşıladığı ulaşım giderlerinin maaşlarına yansıtılması (işveren tarafından ödenmesi), eylem nedeniyle işçilerin maddi ve manevi olarak zarar görmeyeceğinin sözünün verilmesi, ücret artışlarının 6 aylık dönemler olarak yapılması, taşerona devir sonrası hiçbir işçinin ücret ve sosyal hak kaybına uğramayacağının garanti edilmesi, ehliyet gerektiren işlerde ehliyetsiz işçi çalıştırılmamasını talep etmişlerdi.

Eylem sonrasında ise; 19.03.2007 tarihinde Hema Kandilli İşletmesi’nin işçilere yaptığı yazılı ve sözlü açıklamada “en düşük yer altı ücretinin 650 YTL., kazı ustasının 800 YTL. dolayında ücret olacağı, taşerona devir sonrası (25.03.2007) ulaşımın ve yemeğin taşeron firma tarafından karşılanacağı, ücretlerin ise 50 YTL.dolayında yeniden artırılacağı belirtildi. Böylece ücretler 700-850 YTL. net olurken özellikle köylerden gelenlerin 100 YTL. ulaşım giderinin de karşılanacak olması nedeniyle işçilerin talepleri gerçekleşmiş oldu.
            Hema işçileri aldıkları bu zamlarla TTK’ya 2006 yılında alınan kazı işçilerinin ücretlerini de geçmiş oldular. http://madencininsesi.blogspot.com/2008/07/zel-ocaklar-ne-kadar-uzak_28.html

21.08.2008’de maaşlarının geciktirilmesi üzerine 4 saatlik iş bırakma eylemi yapmışlar, işletme müdürün en geç 28.08.2008 tarihinde maaşların ödeneceği sözünü vermesi üzerine eylemlerini bitirmişlerdi.

            05.11.2008 tarihinde 24:00-08:00 vardiyasında başlattıkları iş bırakma eyleminde ise; "1) Ödenmeyen maaşlarımız ve yemek paralarımız hemen ödensin. 2) Bundan sonra ücretlerin ne şekilde, hangi tarihlerde verileceği yazılı olarak işçilere bildirilsin. 3) Taşeron firmalar arasındaki transferler sonucu eski çalışılan süreye ait kıdem tazminatı haklarının güvencesi verilsin. 4) 29 ekim cumhuriyet bayramında çalışmadıkları için ceza olarak verilen 3 günlük ücretsiz izinler iptal edilsin. 5) İşçilere imzalatılan sözleşmelerin birer sureti işçilere de verilsin." dediler.http://madencininsesi.blogspot.com/2008/11/hema-kandilli-iletmesinde-eylem.html

09.07.2009 tarihinde maaşlarının geciktirilmesi ve yemek ücretlerinin 8 ay ödenmemesi üzerine 16:00-24:00 vardiyasında iş bırakma eylemi yaptılar. İşverenin 12.07.2009’da maaşların ödeneceği sözünü vermesine rağmen eyleme devam kararı vermeleri üzerine diğer vardiyalardaki işçilerle birleşmelerini önlemek için  HEMA Kandilli Kömür İşletmesi işçileri ücretsiz izine çıkardı.http://madencininsesi.blogspot.com/2009/07/hema-kandilli-komur-isletmesinde-is.html  daha sonra işverenin verdiği kesin söz üzerine eylemlerine son verdiler.

14.12.2009 tarihinde ise; ocaklarda yangın çıkması sonucu üretimin düşmesi üzerine maaşlarından %20 kesinti yapılacağı söylentisi ve 2009 temmuz ayında söz verilmesine rağmen yemek ücretlerinin ödenmemesi üzerine ocağa girmediler. Bazı maden işçileri en son Bursa'da yaşanan maden dcağındaki grizuyu da anımsatarak; "Kelle koltukta ocağa giriyoruz. İşverenin bize söylediği işi yapıyoruz. Bugüne kadar iş kazası sonucu ölen ve sakat kalan arkadaşlarımız da oldu. Yaptığımız işin zorluğu ve riskini düşündüğümüzde bize reva görülen bu sefalet koşullarını kabul etmiyoruz. Tüm yetkililerin ellerini vicdanına koyup verdikleri kararı gözden geçirmeye, kamuoyunu hassas olmaya çağırıyoruz." dediler. http://madencininsesi.blogspot.com/2009/12/hema-kandilli-isletmesinde-eylem.html  
Bu tarihlerde ekonomik kriz gerekçesiyle hemen yanı başlarındaki Erdemir'de ücretlerin %35 düşürüldüğünü, bunu başka şirketlerin izlediğini anımsamamız gerekir.

TÜRKİYE’DE SINIF ADINA EN RADİKAL TALEP ve BAŞARI
(Taşeronlaştırmaya Son !!!)

16.12.2009 tarihinde yaptıkları ve Türkiye sınıf hareketi tarihinde bugün değilse bile gelecekte yerini alacağına inandığım en radikal ve uç taleplerle bir kez daha iş bıraktılar. Bu kez destek almak, kamuoyu yaratmak için GMİS başta olmak üzere Ereğli ve Zonguldak’taki meslek örgütlerine, stk’lara, 2009 yerel seçimlerinde kapılarını aşındıran muhalefet partilerine vs. gittiler, telefon etilen, e posta attılar. Ereğli ve Zonguldak kamuoyunun (CHP ilçe örgütü ve Kandilli Dayanışma Evi Derneği dışında) ses vermediği, yanlarına gelmediği koşullarda;
“Kendi çığlıklarıyla bulundukları alanın duvarlarını zorlayan ve çatlaklar yaratan Kandilli Hema İşletmesi'ndeki madenciler tüm yalnızlıklarına, eksikliklerine, deneyimsizliklerine rağmen başlattıkları ve üç gün boyunca işyerinde kuyubaşında yatıp kalkarak sürdürdükleri eylemlerinin sonucunda ana işveren durumundaki Hema Kandilli İşletmesi’nden;

İşyerindeki en büyük taşeronun sözleşmesini sona erdirerek, işçileri kendi kadrosuna geçireceği, geriye dönük tüm alacakları ödeyeceği, eylem gerekçesiyle işten çıkarmalar olmayacağı, makul bir süre sonrası ücretlerine iyileştirme yapılacağı sözünü aldılar.  Bu eylem sonrası işyerinde en fazla işçiye sahip olan taşeron şirketin sözleşmesi fesh edilerek işçiler Hema Holding kadrosuna geçirildiler. İlerleyen süreçte işletmedeki diğer 5 taşeron şirketin sözleşmesi de fesh edilerek tüm çalışanlar şirket kadrosuna geçti. http://madencininsesi.blogspot.com/2009/12/kandilli-hema-isletmesinde-eylem.html
Türkiye’de birçok sendikanın taşeronlaştırmaya karşıyız, işyerimizde taşeron istemiyoruz dediği koşullarda en kıdemlisi 4 yıllık olan Hema Kandilli İşletmesi işçileri yaptıkları eylemler ve kararlılıkları sonucu çalıştıkları taşeron şirketleri işyerinden çıkartarak ana işverenin kadrosuna geçirilmelerini sağladılar.
 
SENDİKAYA DOĞRU

14.12.2011 tarihinde ise maaşlarına zam yapılması, 1 ton yakımlık kömür yardımı ve ikramiye verilmesi talebiyle bir kez daha eylem yaptılar. Bu eylem en hazırlıksız eylemleri olması açısından da ayrı bir öneme sahip. Çünkü eylem öncesinde bazı işçiler 16:00-24:00 vardiyası başında; “uzun zamandır maaşlarına zam yapılmadığını, bu konuda da kendilerine bir açıklama yapılmadığını” konuşmak için gittikleri iş amirlerinin olumsuz ve incitici tavırlarına işçilerin karşılık vermesi üzerine çok sayıda kişinin işten çıkarılacağının söylenmesi, bazı kişilerin işten çıkarıldığının ilan edilmesi üzerine işçiler eyleme başladılar. http://madencininsesi.blogspot.com/2011/12/hema-iscisi-eylemde.html

Eylemin hemen ardından Hema İşletme yönetimi sorunu asayiş sorununa çevirerek işyerine jandarma çağırıp, kitleselleşmeyi engellemek için de işçi taşımacılığı yapan servis şoförlerini arayıp gece ve gündüz vardiyası işçilerini işe getirmemeleri söyledi. 15.12.2001 tarihinde işyeri kapısına “iş güvenliği nedeniyle 2. bir duyuruya kadar işyeri tatil edilmiştir.” yazısı asıldı. İşyerinde zorunlu ve acil işlerin yapılması için çalışacakları listesini asan işveren diğer işçilerin işyerine girmesini yasakladı. Bu arada işyeri içerisinde 100 civarında robokop konuşlandırıldı.
İşçiler 4857 sayılı iş kanununun 34. maddesi hükümleri doğrultusunda iş görme borçlarını yerine getirmediklerini, bunun eylem veya grev olarak tanımlanamayacağını; bölgedeki seçilmişlerin veya GMİS Armutçuk Şubesi yönetiminin arabuluculuğunda çözüme açık olduklarını ilan ettiler. Köylerdeki arkadaşlarının da gelmesiyle işyeri önünde 450-500 kişilik kitle oluşturan Hema işçileri giriş kapısı önüne kurdukları çadırlarla kararlılıklarını da gösterdiler.

Başta GMİS Armutçuk Şubesi’nin yoğun desteğinin verdiği moral, daha önceki eylemlerinin tersine çok sayıda kurumun temsil düzeyinde de olsa ziyaretlerine gelmesi işçilerin direncini daha da artırdı. Bu arada işçiler hazırladıkları döviz ve pankartları yol boyunca duvarlara, ağaçlara  astılar. İnternet üzerinden yerel medya sitelerine, sosyal paylaşım sitelerine, haber sitelerine, gazetelere taleplerini taşımaya çalıştılar.
6 gün boyunca işyeri önünde yatan madenciler bu eylem sırasında aldıkları destekten daha fazla baskı da gördüler. Özellikle eylemin 4.,5. günlerinde köylerde oturan işçiler evlerine üzerlerini değiştirmeye, gereksinimlerini karşılamaya gittikten sonra geri dönmediler. Böylece 6. güne gelindiğinde eylemdeki işçi kitlesi zayıflamış oldu. Bu zayıflığı da yakın çevrede oturanların eşlerini, çocuklarını, anne babalarını işyeri önüne çağırarak aşmaya çalıştılar; ki bunu da ilk kez yaptılar. Daha önceki eylemlerini kendileri (erkek erkeğe) yapan madenciler bu kez eşleri, çocukları, anne babaları ve arkadaşlarıyla işyeri önündeydiler. Bu arada Hema yönetimi bölgedeki çok sayıda muhtarı, bazı belde belediye başkanlarını, eski TTK işçilerini eylemi kırmak için devreye sokmuştu. Köylerdeki işçilerin işyerine gelemeyişinin nedeni de böylece anlaşılmış oldu.

Zonguldak milletvekili Ercan Candan’ın 6.gün öğleden sonra işyerine gelip “çalışanlar içeri girsin. Eyleme devam ederseniz işyeri kapatılacak. O zaman hiç biriniz yanıma iş,ekmek diye gelmeyin” sözleri üzerine işçilerin ve ailelerin yoğun tepkisi, yuhalaması ve “Vekilim Hattat devletten büyük mü?” sorusuyla özetlenen tavır üzerine milletvekili Ercan Candan işçilerin belirlediği temsilcilerle toplantı talebinde bulundu. Yapılan toplantının sonrası Ercan Candan şunları söyledi. 1) Atıldığı ilan edilen işçiler geri alınacak. 2) En geç şubat ayında zam yapılacak. 3) Ben Mehmet Hattat’la görüşüp haziran ayında kömür talebinizi çözeceğim. 4) Sendika üyesi olmanız durumunda işveren tarafından hiçbir baskıya uğramayacaksınız.  https://plus.google.com/u/0/108518469492470099989/videos
(bir anekdot: eylem sırasında Ercan Candan’ın bu sözüne tanık olan işçilerden biri 2013 yılında bu sözünü anımsattığında Ercan Candan’ın kendisine “yuh yuhçulardansın yani” diyerek yüzüne bile bakmadığını anlattı. 04.06.2013’teki eylem sırasında “neden milletvekilini sıkıştırmıyorsunuz? Toplu olarak 2011 aralık ayındaki sözünü anımsatmıyorsunuz?” dediğimde; “biz ne onu ararız. Ne de olduğumuz yere sokarız.” diyerek kesin bir tepki gösterdiler.)

            Hema işçileri belde belediye başkanlarının, muhtarların, sendika şube yöneticilerinin bulunduğu bir ortamda ve kameralar karşısında milletvekilinin ağzından aldıkları bu söz üzerine eylemlerine son verdiler. 2012 yılı başlarında da sendika üyesi oldular. Çalışma Bakanlığı’ndan yetkinin geç gelmesi, TİS görüşmelerinde geçen süre derken 19 aydır maaş zammı, ikramiye ve kömür taleplerinin yerine gelmeyişi üzerine son olarak “YA GREV YA GREV” olarak özetlenebilecek bir tutumla 04.06.2013 tarihinde 24 saatlik iş bırakma eylemi yaptılar.
 
YA GREV YA GREV

            Eylemin hemen ardından Armutçuk Şubesi önünde bekleyen işçilerin yanına gelen GMİS Genel merkez yöneticileri “eylem hukuksuz. Biz daha grev kararı almadık. Yasa gereği grev kararı alıp işverene bildirmemiz gerekiyor. İşlerinizin başına dönün ve bizden haber bekleyin” diyerek eyleme son verilmesini istediler. Bunun üzerine işçiler; “10 gün içinde 2 arkadaşımız işten çıkarıldı. Bazı arkadaşlarımızın sanat ünvanlarıyla oynandı. TİS sürerken işveren taşımacılıktan çekildiğini söyledi. Bütün bunlar da hukuksuz. Siz bu hukuksuzluklar karşısında hukuk, yasa demiyorsunuz. Bizim 19 aylık beklentimizi dile getirmemize hukuksuz diyorsunuz” diyerek karşılık verdiler. Tartışmalar sırasında işçilerin “arabuluculuk süreci bittiğinde size grev kararı alın. İşveren bizi oyalıyor, üzerimizde yoğun bir baskı oluşturuyor. Birçok kişi ve kurum greve çıkmamamız için bizi sıkıştırıyor. 10 gündür neden grev kararı almadınız?” soruları üzerine sendika yönetimi işverenle görüşmek üzere Hema Kandilli İşletmesi’ne gitti.

            İşverenle yapılan görüşmeler sonrası atılan işçilerin geri alınacağı, görev ünvanları değiştirilen bir kişinin sendika üyesi olamayacak bir sanatta (tekniker) çalıştığı, diğerinin düzeltileceği sözlerinin alındığı bilgisini veren sendikacılar eylemin bitirilmesini istediklerinde işçiler; "bunlar zaman kazanmak için taktikler” diyerek reddettiler. Gece vardiyasının da gelmesiyle iyice kalabalıklaşan ve işçilerin tamamına yakınının bulunduğu sırada kendi aralarında yaptıkları toplantıda eyleme devam kararında direttiler. Bunun üzerine sendika yöneticileri bu karara uyacaklarını “gazamız mübarek olsun” sözleriyle açıklayıp gece yarısına doğru Zonguldak’a döndüler. Bir anekdot daha: işçiler kendi aralarında eylemin olası sonuçları üzerine tartışırlarken işçilerden biri “2011 aralık ayında eylem sırasında evlerimize gittik ağzımıza s.çtılar (geri gelemedik), şimdi birkez daha ara verirsek greve çıkacağımız tarihe kadar (bizim anamızı s….ler) diyerek geçecek süre içerisinde görecekleri baskıyı özetliyordu.

            GMİS Genel Merkezi’ne tüm bunlar anlatılmasına rağmen işçilere güven verecek bir açıklama yapamayışları eylemin uzamasına yol açtı. Sendika ve çevresini terk etmeyen işçiler geceyarısından sabaha kadar geçen sürede kendi aralarındaki yaptıkları değerlendirmeler, dışarıdan taşınan bilgiler, uyarılar sonrası, sendika yönetiminin grev kararı alarak karar defterine yazmaları ve işverene bildirim süresini kapsayacak biçimde en geç 10 gün içerisinde greve çıkılması koşuluyla eyleme son verebileceklerini açıkladılar. Bunun üzerine sendika genel merkezi 05.06.2013 tarihinde grev kararını alarak karar defterinin ilgili sayfasını işçilere faksladı. Böylece işçilerin “ya grev ya grev” diyerek başlattıkları eylem 24 saat sonra bitirildi.

            Sendika genel merkezinin işçilere gönderdiği grev kararında greve çıkış tarihinin yazılmamış olduğunu da fark eden işçiler bu konuda şube yönetimini de uyararak; “biz gün saymaya başladık. TİS sözleşmesi 10 gün içerisinde istediğimiz gibi sonuçlanmazsa biz greve çıkarız.”

SONUÇ YERİNE

            Hema Kandilli İşletmesi 8 yıllık bir işyeri. Burada çalışan madencilerin büyük çoğunluğu genç işçiler. Başlangıçta işsizliğin verdiği çaresizlikle burada çalışmaya başladılar. 2 yıla yakın bir süre ses çıkarmadan, ciddi taleplerde bulunmadan çalıştılar. Zamanla yaşanan işçileşme, verilen ücretin bedensel yıpranmalarının karşılamadığını görmeleri, bazı arkadaşlarını iş kazalarında yitirmeleri, zaman zaman işveren temsilcilerinin hoyratlığı gibi çok sayıda nedenle yaptıkları eylemlerde ortak savaşımın, örgütlü davranmanın önemi içselleştirdiler.

            GMİS yönetimi bu kitleyi üye yaptığı sıralarda Sendikalar Kanunu’ndaki %10 işkolu barajı duruyordu. Yani sendikaya üye, işçilere de sendika gerekliydi. Çünkü 2011 yılına dek defalarca eylem yapan Hema işçilerine bir kez olsun destek vermeyen, üye olmak için sendikaya giden işçileri geri çeviren GMİS yönetimi sendikanın işkolu barajına takılma olasılığı ortaya çıktığında Hema işçilerini üye yaptı. (Bu iddianın göstergesi; 2012 yılı başlarında üye yaptığı 1000 dolayındaki Hema işçisi sonrası GMİS’in diğer özel ocaklara yönelmeyişidir. Öyle ki; en büyük şubesi olan Karadon Şubesi’nin yanıbaşında binlerce sendikasız maden işçisini örgütlemeyen, Üzülmez ve çevresindeki madencileri örgütlemeyen GMİS en uzak 2 noktadaki (Armutçuk-Amasra) işçileri üye yaptı. Bir de daha önce Kozlu Müessesesi’ndeki taşeron şirket Star İnşaat işçileri var. 14-15 aydır da yeni bir üye, örgütlenme çabası yok.)

            Hema işçileri karar verdiğinde sonuna kadar zorlayabilecek bir birikim, deneyim ve örgütlülüğe sahip. Bu kitle GMİS’i hantal, durağan, suskun durumundan kurtarıp Zonguldak’ın ve Türkiye’nin sınıf örgütüne dönüştürebilir. Ancak sendika yönetimi şu ana kadar gösterdiği tavır ve tutumlarla Hema işçilerini dönüştürmeye, sınıf bilincinden koparmaya çalışır gibi davranıyor. İşçiler bunu teorik olarak görüp açıklayamasalar bile, davranışlardan, sözlerin içeriğinden, grev kararı almamak için direnmesinden bile anlıyorlar. Bu yüzden sendika yönetimine tepki gösteriyorlar. Bu yüzden yasal durumu açıklamaya çalışan sendikanın avukatını susturup “sen kimin avukatısın?” diye soruyorlar. Bu yüzden grev kararını sendika karar defterinde görmek istiyorlar.

            Sendika yönetimi Hema işçilerinin geçmiş deneyimlerini, eylemlerini gözden geçirmelidir. Örneğin TİS’nde istedikleriyle Hema işçilerinin daha önce (sendikasızken) aldıklarını karşılaştırmalıdır. Sendika içerisinden, dışarıdan, işyeri yönetiminden işçilere karşı (gizli-açık) geliştirilen sınıf düşmanlığına, eylemsizliği telkin eden baskılara son verilmesini sağlamalıdır. Çünkü Hema işçileri GMİS yönetiminin sandığından daha fazlasını görüyor, biliyor ve not ediyor…

05.06.2013
salim çalık



 

3 Haziran 2013 Pazartesi

DüşÜnSel: ne kadar daha görmeyecek, duymayacak ve susacaksın...

DüşÜnSel: ne kadar daha görmeyecek, duymayacak ve susacaksın...: bu memlekette sivil bir eylemi gaza, bombaya, kana boğmam, boğdurmam diyecek onurlu bir siyasetçi, yetkili, yönetici yok mu? bütün bu olup...

DüşÜnSel: şiddetin belgelenmesi üzerine

DüşÜnSel: şiddetin belgelenmesi üzerine: barolar birliği'nin bu çağrısını önemsemeliyiz.önümüzdeki günlerde hem ülke içerisinde hem de yurt dışında gelişebilecek hukuki süreçle...

YEDİ MART SEKSENÜÇ ÜÇ MART DOKSANİKİ VE TÜM MADEN ŞEHİTLERİNE

hangi köyün yüreği / hangi ananın gözyaşları / tutabilir yasınızı // bilmem kaç yedi kat altında / yatarken yerin / okuttular kur’an’ınızı / yatış şeklinizi bile bilmeden // ilk size kuruldu/ cenazesiz gömütlükler/ -dünyada yüreğim gömüt size-// bilmem kaç yedi kat altında yerin / yatarken sizler / yemin ettim böylesinin sürmeyeceğine // yemin ettim/ yatış şeklinizi bilmeden// bilin ki dostlarım / dimdik ve ayaktasınız / yüreğim gömüt size...// Armutçuk-Kozlu 10/03/92 / salim çalık / GÜLMEKLE AĞLAMAK ARASI (sf.36)

geleceğe dikiliyor gömüt taşları



biliyorum
kendisini kirleterek tükeniyor
umutla süslenmiş gelecek günler

şimdi
bir bir içime gömülüyor
yaşamda alacağı kalan çocuklar
ömrü metaya değişilen işçiler
içime gömülüyor
töreye kurban edilen kadınlar
ve karşılıklı dağlara sürülüyor gençler
gömüt taşları geleceğe dikiliyor
gömüt taşları iki parça yüreğime

şimdi
tepeden tırnağa utançla
__ipe çekiyorum mutluluk düşlerimi
acı ve hüzün ötesi yaralı duygularla
__tenime gömüyorum gülüşlerimi

………………kasım-aralık 2007
salim çalık