….
Maden
ocaklarındaki kazalarda iş güvenliği ve işçi sağlığı önlemleriyle birlikte,
madenlerdeki özelleştirme ve taşeronlaştırma politikalarının etkileri de
dikkate alınmak zorunda. Kamuya ait ocaklardaki kazalarda ölüm oranları fazla
gibi görünse de; çalışan işçi sayısı, üretim miktarı gibi unsurlar dikkate
alındığında özel ocaklardaki kaza oranlarının çok yüksek olduğu görülecektir.
Fakat neresinden bakarsak bakalım madenlerdeki kaza oranında Avrupa 1.si, dünya
3.sü olduğumuz gerçeği orta yerde duruyor.
Son
yıllarda yaşanan grizu ve göçüklere bağlı kazalar kaza olmaktan çıkıp cinayete
dönüşmüş durumda. Madencilik deneyimi ve birikimi olmayan şirketlere verilen
galeri açma ve işletmecilik işleri, yeterli ve yerinde yapılmayan denetimler,
ilgili bakanlıkların ilgisizliği, toplumun duyarsızlığı, sendikaların
eylemsizliği ve suskunluğu bu cinayetlerin kanıksandığını da gösteriyor.
DENETİMSİZLİK ve KADERCİLİK
Çalışma
Bakanlığı görünürde ocakları denetliyor. Fakat bu denetimler sonrasında bile
büyük çaplı grizu ve göçüklerin (Balıkesir- Dursunbeyli, Bursa- Mustafa Kemal
Paşa) yaşandığı gerçeği şirketlerin
korunduğu, işçilerin kar hırsına ve
üretimin artırılmasına kurban edildiğini kanıtlıyor adeta.
17
mayıs 2010 tarihinde TTK’ya bağlı Karadon Müessesesi’nde taşeron şirketin
galeri açma işini yaptığı ocakta meydana gelen patlama sonrası başbakanın
“mesleğin doğasında var” diyerek madencilerin ölümünü kadere bağlaması, çalışma
bakanının “güzel öldüler” diyerek adeta dalga geçmesi denetimsizliği ve
kaderciliği veciz biçimde dile getirmiş oldular.
Sendikaların
ve meslek örgütlerinin bu kazalar sonrası açılan davalarda müdahil olmamaları
ise üzerinde düşünülmesi gereken en önemli konu belki de…
Kağıt
üzerinde tüm işletmelerde iş güvenliği birimleri var. Fakat birçok maden
işletmesinde grizu ve büyük çaplı göçüklere müdahale edebilecek tahlisiye
birimleri yok. (Bu nedenle özel ocaklardaki grizu ve göçüklere müdahale için
öncelikle TTK birimleri gönderiliyor.)
İşletmelerdeki
iş güvenliği mühendis ve personeli o işletmenin çalışanı. Dolayısıyla maaşını,
ek ödemelerini, terfisini vb. yapan işverenin iş güvenliği önlemleri başta
olmak üzere, eksikliklerini, araç gereç gereksinimini, tehlike anında işin
durdurulup ocağın boşaltılmasını sağlaması oldukça zor.
ÖNERİLER
Tüm
işletmelerdeki iş güvenliğinden sorumlu müdür, başmühendis ve mühendisler görev
yaptıkları işletmenin değil Çalışma Bakanlığı’nın kadrosunda olmalıdır. Böylece
işten atılma, sosyal haklar, terfi gibi endişelerden uzak ve doğrudan bakanlığa
karşı sorumlu olacağından gerekli önlemlerin alınması için müdahalede
bulunabilecektir. (Bu personellerin maaşları çalıştıkları firma tarafından
Çalışma Bakanlığı’nın hesabına yatırılabilir.)
Bakanlık
bünyesinde işyeri denetimleri için kurulacak birimlerde; ilgili işyerindeki
işçi ve kamu sendikalarının, meslek örgütlerinin temsilcilerinin bulunması
sağlanmalıdır.
Özel
ocaklar başta olmak üzere belirlenen eksiklikler grizu ve göçüğe neden
olabilecek durumdaysa üretim durdurulmalı, bu eksikliklerin giderilmemesi durumunda
maden işletmesi kamulaştırılarak çalışan işçilerin işsiz kalması önlenmelidir.
Kamuya
ait ocaklar da dahil, taşeronlaştırmadan ve özelleştirmelerden vazgeçilmelidir.
Aynı işyerinde birden fazla şirketin bulunması iş uyumunu ve ana işverenin
denetimini engellemektedir.
Taşeronların
çalıştığı ve neden oldukları kazalar sonrası ortaya çıkan tüm maddi ve manevi
kayıplar, ocakta meydana hasar ve iş kayıplarının bedeli taşerondan tahsil
edilmelidir.
Grizu
ve göçükler başta olmak üzere iş kazaları sonrası görülen mahkemelerde işçi ve
kamu sendikaları müdahil olmalıdır.
Sendikalar
imzaladıkları toplu iş sözleşmelerinde iş güvenliğini düzenleyen maddelere
sendika ve meslek örgütlerinin etkisini (hatta yetkisini) artıran hükümler için
tüm güçlerini kullanmalılar.
Tüm
maden işletmelerinde tahlisiye istasyonlarının kurulması zorunlu duruma
getirilmeli, küçük ölçekli oldukları için tahlisiye istasyonu kurmaktan kaçınan
fakat birbirine yakın ocakların ise ortaklaşa olarak tahlisiye istasyonları
kurmaları Çalışma Bakanlığı tarafından düzenlenmelidir.
salim
çalık
(not:4 aralık 2013'te "dünya madenciler günü" kutlamasında kandilli dayanışma evi adına yaptığım konuşmanın bir bölümüdür)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder