HOŞ GELDİNİZ

maden ve madenciliğe ilişkin yazı, fotoğraf, belge ve bilgilerin paylaşılması amacıyla hazırladığım bu sayfaya isteyen herkes katkı sunabilir. bilgi örgütlendikçe anlam kazanır, insan öğrendikçe...

28 Temmuz 2008 Pazartesi

Gençlik 1

Kıymetini bilmek gerekir yaşamımızın. En çok da genliğimizin. İnsan ömrünün düşlere en açık dönemi olan gençlik aynı zamanda yolumuzu büyük ölçüde belirlediğimiz dönemdir. Kıymetini bilmek gerek.Gençlerin kıymetini bilmek gerek. Toplumun en dinamik, en uç, en deli dolu, yaşamının yönünü belirlemek için en çok arayış içinde olan kesimini oluşturan gençliği anlamaya çalışmak gerek. Var olan alışkanlıkları zorlayan davranışlarına karşı çıkmadan önce, kendimizin de aynı süreçlerden geçtiğimizi anımsamamız yeterli olacaktır. Göreceğiz ki, bu doğal bir süreç...
Bizi kendisine benzetmeye çalışan ailelerimize, çevremizdekilere, (toplum komiserlerine) nasıl karşı geldiğimizi, bazen yalnızca karşı olmak adına kendimizin bile onaylamadığımız davranışlara nasıl yöneldiğimizi anımsamalıyız. Deneme yanılma yöntemiyle öğrendiklerimizden çıkardığımız dersle; hiç olmazsa gençliğin bizden sonra gelenlerin özgürlüğünü ve özgünlüğünü zedelemeyecek bir tutum alabilmeliyiz. Deneyimlerimizi aktaralım. Fakat bırakalım gençlik kendi yolunu kendisi çizebilsin. Bu onların kendisi olmalarını sağlayacaktır. Birey olmalarının önünü açacaktır.

YİTİK KUŞAK
Gençlik bir korku kaynağı olarak görüldü yıllarca. Şu an bile izdüşümlerini görüyor ve yaşıyoruz. 1990’ların gençliği yitik bir kuşak olarak bugüne geldi. 12 Eylül darbesi yok ettiği özgürlüklerle en çok gençliği baskı altına aldı. Devleti kendi yurttaşlarından korumak uğruna oluşturmaya çalıştığı kültür en çok gençliği hedefledi.
Ülkemizin bugün içinde bulunduğu sorunlara çözüm üretmek, muhalefet etmek, üretilen çözümlere katkı sunmak gibi eylemler içinde bulunması gereken gençlik kendisini bile düşünmüyor. Ve çeşitli araçlarla topluma seslenen birçok kişi genliğin tepkisizliğinden, duyarsızlığından, üretken olmayışından rahatsızlığını dile getiriyor. Gerçekte anlatılmak istenen: Toplumun en dinamik unsurunun gerek duyulan yerlerde ve zamanlarda kendini düşünmekten öteye geçemeyişinin rahatsızlığıdır.
Ancak, 12 Eylül’ün üzerinden geçtiği bur kuşaktan fazla bir şey beklememek gerek. Çünkü 12 Eylül yitik bir kuşak yarattı. Bu kuşak bugün gençliğini yaşıyor. Sorgulamaktan uzak, ezberci eğitim sistemi, sürekli tehdit unsuru olarak görüldüğünün duyumsatıldığı bir baskı, medyada bencilliğin yüceltildiği bir kültür erozyonu, geçmişin olumsuz deneyimlerinden korumak adına aile ve çevre tarafından denetim altında tutulması gerektiği anlayışının egemen kılınması sonucu ortaya çıkan bugünkü durumun sorumluları gençler değil.

ÖZGÜRLÜK
Gençliğin özgürlüklerinin elinden alındığı, denetlenmeye çalışıldığı ve gençliğin suç işleme, yanlış yapma potansiyeli yüksek olarak görüldüğü sürece toplumsal gelişim sağlanamaz. İnsan ömrünü; doğar, büyür, gelişir ve ölür diye anlatırız bazen . Gençlik, büyümeyi ve gelişim öncesini kapsadığı için daha da önem kazanıyor. Gençlik insanlaşma (ya da toplumsallaşma) sürecinin en önemli evresidir.
Oluşturacağımız eğitim sistemi ile sorgulamayı ve öğrenmeyi sağlamalıyız. Toplumsal düzeni sağlamak için oluşturulan yasaların baskıcı değil özgürlükçü olmasını amaçlamalıyız. Orta öğretim çağından başlayarak her yerde ve koşulda genliğin katılımıyla oluşturmalıyız tüm kurumları ve kurulları. Suç işleme potansiyeli yüksek bir kesim olarak görmekten vazgeçmeliyiz gençliği. Unutmamamız gereken en önemli şey: Kişisel gelişimini kendi seçimi ile oluşturamamış, baskı altında tutulmuş, eğitimi öğrenmek değil de diploma almak olarak gören gençlik kendisine bile yararlı olamaz. Ve tehlikeli olma potansiyeli vardır. Çünkü kendisini ifade edememiş olmanın verdiği eziklikle, kendisini baskı altında tuttuğunu, ezdiğini, yok saydığını düşündüğü insanlara karşı geliştirdiği içsel öfke ve nefretin nerede ve nasıl patlayacağını hiçbirimiz bilemeyiz. Son yıllarda hızla artan suç oranları tek başına yoksulluğun ve göçlerin sonucu değil. Yoksa, küçük miktarlardaki hırsızlık ve kapkaçların bile ölümle sonuçlanmasının insani yanını göremeyiz. Birçok olayda öfke ve nefret dışa vuruluyor. Gençliğin dönüştürücü ve değiştirici gücünü toplumsal gelişim sürecine katmak, en başta gençlerin olmak üzere tüm toplumun yararınadır. Korkmadan, ürkmeden gençlerin özgürlüklerinden ve insanlığa sunacaklarından keyif olarak gururla bakabilmeliyiz dünyaya.

Hiç yorum yok:

YEDİ MART SEKSENÜÇ ÜÇ MART DOKSANİKİ VE TÜM MADEN ŞEHİTLERİNE

hangi köyün yüreği / hangi ananın gözyaşları / tutabilir yasınızı // bilmem kaç yedi kat altında / yatarken yerin / okuttular kur’an’ınızı / yatış şeklinizi bile bilmeden // ilk size kuruldu/ cenazesiz gömütlükler/ -dünyada yüreğim gömüt size-// bilmem kaç yedi kat altında yerin / yatarken sizler / yemin ettim böylesinin sürmeyeceğine // yemin ettim/ yatış şeklinizi bilmeden// bilin ki dostlarım / dimdik ve ayaktasınız / yüreğim gömüt size...// Armutçuk-Kozlu 10/03/92 / salim çalık / GÜLMEKLE AĞLAMAK ARASI (sf.36)

geleceğe dikiliyor gömüt taşları



biliyorum
kendisini kirleterek tükeniyor
umutla süslenmiş gelecek günler

şimdi
bir bir içime gömülüyor
yaşamda alacağı kalan çocuklar
ömrü metaya değişilen işçiler
içime gömülüyor
töreye kurban edilen kadınlar
ve karşılıklı dağlara sürülüyor gençler
gömüt taşları geleceğe dikiliyor
gömüt taşları iki parça yüreğime

şimdi
tepeden tırnağa utançla
__ipe çekiyorum mutluluk düşlerimi
acı ve hüzün ötesi yaralı duygularla
__tenime gömüyorum gülüşlerimi

………………kasım-aralık 2007
salim çalık