Türkiye
Taşkömürü Kurumu (TTK), Maden Tetkik Arama Kurumu (MTA), Hema Kandilli Kömür
İşletmesi ve Hema Amasra Kömür İşletmesi (Hattat Holding) işyerlerinde toplu iş
sözleşmesi görüşmelerini yürüten Genel Maden İşçileri Sendikası (GMİS) sınıf
örgütü olmaktan hızla uzaklaşıyor.
Türk Hava
Yollarında greve giden Hava İş Sendikasını ziyaret eden GMİS Genel Başkanı Eyüp
Alabaş; “GMİS olarak, THY’den 305 arkadaşımız işten çıkartıldığında bunu asla
kabul etmedik ve bu düşüncemizi her ortamda dile getirdik.Bu olayı işçi
sınıfının başına çuval geçirilmesi olarak değerlendirdik ve tüm emekçileri
uyardık.” açıklamasını yapıyor. http://www.genelmadenis.org.tr/
.
22 Şubat 2013’te
“maaşlarını alamadıkları gerekçesiyle İzmir'den Ankara ve İstanbul'a yürüyüş
gerçekleştiren Türk Metal Sendikası'na üye BMC işçilerini destekliyor.” .
Yol-İş Sendikası’nın 28 Ocak 2013 tarihinde Ankara’da Karayolları Genel
Müdürlüğü önünde gerçekleştirdiği eyleme katılıyor. 02 Şubat tarihinde Emeğe
Saygı mitingiyle ilgili olarak yaptığı konuşmada; “27 Ocak 2013 tarihinde
Zonguldak’ta Madenci Anıtı’nda düzenlemiş olduğumuz Emeğe Saygı Mitingi’ne
yoğun bir şekilde katıldığınız için sizlere ayrı ayrı teşekkür ediyorum. Madencinin
gücünü, madencinin emeğe saygısını, madencinin aşına, işine, ekmeğine sahip
çıktığını dosta-düşmana bir kez daha ispatladığınız için sizleri kutluyorum.”
diyor. http://www.genelmadenis.org.tr/Haberler.asp
Bunlara benzer
onlarca açıklama, fotoğraf karesi… Fakat gelin görün ki; Zonguldak dışındaki
işçi eylemlerinde boy gösteren, açıklamalar yapan GMİS Genel Başkanı Eyüp
Alabaş, Hema işyerlerindeki sözleşme sürecinde işveren temsilcisi gibi izlenim
veriyor. Geçtiğimiz hafta Hema Kandilli İşletmesi’nde “bilgilendirme
toplantısı” yapan genel merkez yöneticisi Satılmış Uludağ sözleşmede işverenin
son teklifini işçilere açıkladı.
Taşıt yardımı-servis
ücreti: 100,00 TL.
Yemek yardımı:
60,00 TL.
Sosyal yardım:
45,00 TL.
İkramiye:
ramazan ve kurban bayramlarında 5 yevmiye tutarında ikramiye. (iki ikramiyenin
toplam tutarı ortalama 350,00 TL.)
Maaş zammı: %4
(30,00- 40,00 TL. arası)
Brüt olan bu rakamları duyan
işçiler yoğun biçimde tepki gösterince Satılmış Uludağ; “ben bilgilendirme için
geldim. Sizin onaylamadığınız bir sözleşmeyi elbette imzalamayız.” diyor.
İŞÇİLERİN İSTEKLERİ ve GÖZDAĞI
İşçilerin
sözleşmeden bekledikleri; en az %20 dolayında ücret artışı, en az 1 ton
yakımlık kömür yardımı, en az bir maaş tutarında ikramiye, servislerin
kaldırılmaması veya gerçek rakamlar üzerinden ücretinin ödenmesi, yemek yardımı
ve sosyal yardımın da tatmin edici düzeyde olması. (Ayrıntılar için: http://madencininsesi.blogspot.com/2013/05/genel-maden-is-nereye-3.html
.
İşçiler,
işyerinde yapılan toplantıda; ücret artışıyla birlikte kömür yardımı ve
ikramiyenin olmadığı bir sözleşmeyi kabul etmeyeceklerini, yasal kesintiler ve
sendika aidatı kesintisiyle birlikte düşünülünce işverenin önerdiği rakamların
toplamının %20 zam talebini bile karşılamadığını açıkça dile getirdiler.
Toplantıyı
izleyen işletme yöneticilerinin daha sonra bazı işçileri uyardığı, “size
gösterdiğimiz iyi niyetin karşılığı bu mu?” biçiminde psikolojik baskı
uyguladığı yönünde ciddi iddialar ortaya atıldı. Bu süreçte, uzak köylerden
gelen işçilere de köylerinde bazı ileri gelenler tarafından baskı yapıldığı;
“greve çıkarsanız işyeri kapanır”, “bu sizin ilk sözleşmeniz, Hema’da da
yeterli kömür çıkmıyormuş”, “fazla öne çıkmayın. işten atılırsınız” benzeri
telkin ve tehditlerde bulunulduğu söyleniyor.
İşçilerin
greve çıkılacağı yönündeki beklentileri ve kararlılıkları böylece kırılmaya
çalışılırken, görüşmeleri yürüten GMİS Genel Merkezi’nin işçileri grev
olasılığına karşı hazırlamadığı, işyerlerine düzenli olarak bilgi taşımadığı da
dikkate alınarak, GMİS yönetiminin işverenin teklifini kabul ettiği veya
edeceği yorumları yapılıyor.
Teklif
edilen ücret ve sosyal haklar dışındaki bilgiler duyuma dayalı olmakla
birlikte; eğer doğruysa işçilerin işyerinde ve çeşitli alanlarda gösterdikleri
tepkiyi kırmayı amaçlayan girişimlerden sonra direnen işçilerin
etkisizleştirilmesi için bir grev oylaması beklenebilir. İşyerinde ve
köylerinde yoğun psikolojik baskı ve tehdide maruz kalan işçiler böyle bir
oylamada greve karşı oy kullanabilir. Böylece Hema önemli bir sorunu kendi
istediği biçimde sonuçlandırırken; GMİS yönetimi de, “biz işyerinde oylama
yaptık. işçiler greve karşı çıktılar” diyerek kendisini başta Zonguldak kamuoyuna
ve Türkiye sendikal çevrelerine masum
gösterebilir.
TTK-MTA ile HEMA FARKI
Aynı
tarihte başlamasına rağmen TTK-MTA ile Hema işyerlerindeki sözleşmelerin bitiş
tarihleri aynı olmayacak. TTK ve MTA’nın kamu kurumu olmalarının verdiği
rahatlık ve kolaylıkla sözleşmede bazı taleplerde “ısrar” edebilen GMİS
yönetimi, ilk kez sözleşme imzaladığı Hema Kandilli ve Hema Amasra Kömür
İşletmeleri’nde sözleşmeyi bir an önce, masada ve işverenin istediği gibi
bitirmek için uğraşıyor izlenimi veriyor.
Özel
sektörde örgütlenme iddiası olan sendika yöneticilerinin ilk özel sektör
deneyimlerinin işçilerin taleplerini yok sayarak sonuçlanması durumunda
örgütlenme olasılığı kalmayacak. Geçmişte imzalanmış sözleşme örnekleri
açısından TTK ve MTA sözleşmelerinin daha hızlı ve kolay sonuçlanması
gerekirken her şeyin sıfırdan başladığı Hema Kandilli ve Hema Amasra
sözleşmelerinin bir çırpıda bitirilmesi inandırıcılık sorunu yaratacaktır. Bu
arada, işçiler üzerinde işyerinde ve köylerinde psikolojik baskı uygulandığı
iddialarına yönelik olarak da bir çıkış yapılmazsa sözleşme süreci ve sonrası
için çok daha zor günlerin yaşanacağı açık.
GMİS
yönetimi ister kamu, ister özel sektör olsun işçilerin hakkını, hukukunu,
emeğinin bedelini, geleceğini ve isteklerini dikkate almak zorundadır. Bunu
yapamadığı zaman Hema-TTK-MTA arasındaki sınıf dayanışmasını da yok etmiş olur.
Hema’da
bu denli geri adım atan bir sendikal anlayışın, TTK’da düşük ücretle çalışan
gruplu işçiler başta olmak üzere TTK ve MTA sözleşmelerini olumlu bitirebilmesi
olanaklı görünmüyor. Ücret zammını Türk İş’e bıraktığını daha önceden açıklayan
GMİS yönetiminin idari maddelerde kazanım elde edebilmesi zor görünüyor.
Ücretle ilgili
eleştirileri de; “Biz Türk İş’e bağlıyız. Örgüt disiplini gereği onların kararı
bizi bağlar” diyerek savuşturacaklar. Oysa sözleşme kitapçığına bakan her okur
yazar görür ki; sözleşmenin taraflarının imzaları arasında Türk İş’in değil
ilgili sendika yöneticilerinin imzaları bulunur. Kaldı ki; konfederasyonlar
sözleşme imzalamaz. Sözleşmeler konusunda sendikalar üzerinde bağlayıcı karar
alamaz.
TÜRK İŞ ÇOK UZAK
Türk
İş yönetimi Tek Gıda İş’in, Hava İş’in grevlerinde ve daha önceki eylemlerinde
iktidardan yana tavır aldı. Bu nedenle Türk İş yönetiminin yeniden seçilmesi
zor görünüyor. Buna güvenen sendika yöneticilerinin daha şimdiden adaylık için
kulis yaptığı, kendisine zemin hazırladığı biliniyor, hissediliyor.
Kendi
üyelerini işverene kurban eden bir sendika yöneticisinin Türk İş yönetimine
girmeyi aklından geçirmesi abesle iştigal olur. Kendi üye sendikalarına sahip
çıkmayan konfederasyon yöneticilerinin
yerine üyelerine sahip çıkmayan sendika yöneticileri seçilemez. Yapılması gereken
şey biliniyor. Doğruları konuşup yanlışta ısrar etmek yerine alanlarda, miting
meydanlarında, destek ziyaretlerinde söylenen sözlere sahip çıkmak. Yoksa Türk
İş çok uzak…
salim çalık
http://www.sendika.org/2007/04/genel-maden-is-nereye-gidiyor-salim-calik/
http://madencininsesi.blogspot.com/2011/12/hema-iscisi-eylemde.html
http://madencininsesi.blogspot.com/2012/02/genel-maden-is-nereye-2.html
http://madencininsesi.blogspot.com/2013/01/sozlesmeler-sureci-ve-genel-maden-is.html
http://madencininsesi.blogspot.com/2013/01/emege-sayg-mitingi-goruntuleri.html
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder