ermenek (karaman) 22 kasım 2003-10 madenci
küre (kastamonu) 08 eylül 2004- 19 madenci
dursunbeyli (balıkesir) 02 haziran 2006- 17 madenci
mustafakemalpaşa (bursa)11 aralık 2009- 19 madenci
dursunbeyli (balıkesir) 24 şubat 2010- 13 madenci
karadon (zonguldak) 17.mayıs 2010- 30 madenci
afşin elbistan 09 şubat 2011- 10 madenci
kozlu (zonguldak) 08 ocak 2013- 8 madenci
soma (manisa) 13 mayıs 2014- 301 madenci
ermenek (karaman) 28 ekim 2014- 18 madenci
yukarıdaki veriler son 13 yıl içinde madenlerde yaşanan toplu ölümlere ait veriler... bunların çoğu medyada haber oldu, birçoğu ilk günlerde bizi sarstı...
oysa bir de medyada haber olamayan, tek tek yaşanan ve/ veya gizlenen ölümler var ki, yalnızca ölenin ailesi, akraba ve arkadaşları biliyor, acı düştüğü yerde kalıyor...
madenciler ekmek parası için çalışmaya değil de, savaşmaya gidiyorlar sanki...son 49 yılda almanya'da 1 kişinin bile ölmediğini, avrupa'nın en büyük kömür ocaklarını işleten ülkelerde ölüm yaşanmadığını bilmek bizim ölümlerimizi daha da dramatik kılıyor... üretilen kömür oranı ve çalıştırılan işçi sayısına göre düşünüldüğünde ülkemizdeki madenci ölümleri çin'i de geçmiş durumda....
nevzat candan 15 yıllık maden işçisiydi... geride bir eş, iki çocuk bıraktı... madenci (emekçi) ölümlerini geride kalanlar açısından da düşünmek zorundayız... yalnızca acının en sıcak olduğu anda değil, daha daha sonrası için de... eşini yitirmiş bir kadının, babasını yitirmiş çocukların bir ömür taşıyacakları yoksunlukları da düşünmek zorundayız...
hangi üretim, hangi değer, hangi zenginlik bir eşin, bir babanın yerini tutabilir...? kimin böylesi ölümlere göz yummaya, fıtrat saymaya hakkı var? ekmeğin bedeli can olmuş bu ülkede, kimin ekmeğimize, emeğimize kan sıçratmaya hakkı var...?
nevzat candan ve yaşamları kömüre yeğ tutulmuş tüm madencilerin ışıklar içinde uyuması, kalanların kanla yıkanmış ekmeklerine, canlarına ve madenlere sahip çıkmaları umuduyla, umudumuzla....
salim çalık
küre (kastamonu) 08 eylül 2004- 19 madenci
dursunbeyli (balıkesir) 02 haziran 2006- 17 madenci
mustafakemalpaşa (bursa)11 aralık 2009- 19 madenci
dursunbeyli (balıkesir) 24 şubat 2010- 13 madenci
karadon (zonguldak) 17.mayıs 2010- 30 madenci
afşin elbistan 09 şubat 2011- 10 madenci
kozlu (zonguldak) 08 ocak 2013- 8 madenci
soma (manisa) 13 mayıs 2014- 301 madenci
ermenek (karaman) 28 ekim 2014- 18 madenci
yukarıdaki veriler son 13 yıl içinde madenlerde yaşanan toplu ölümlere ait veriler... bunların çoğu medyada haber oldu, birçoğu ilk günlerde bizi sarstı...
oysa bir de medyada haber olamayan, tek tek yaşanan ve/ veya gizlenen ölümler var ki, yalnızca ölenin ailesi, akraba ve arkadaşları biliyor, acı düştüğü yerde kalıyor...
madenciler ekmek parası için çalışmaya değil de, savaşmaya gidiyorlar sanki...son 49 yılda almanya'da 1 kişinin bile ölmediğini, avrupa'nın en büyük kömür ocaklarını işleten ülkelerde ölüm yaşanmadığını bilmek bizim ölümlerimizi daha da dramatik kılıyor... üretilen kömür oranı ve çalıştırılan işçi sayısına göre düşünüldüğünde ülkemizdeki madenci ölümleri çin'i de geçmiş durumda....
nevzat candan 15 yıllık maden işçisiydi... geride bir eş, iki çocuk bıraktı... madenci (emekçi) ölümlerini geride kalanlar açısından da düşünmek zorundayız... yalnızca acının en sıcak olduğu anda değil, daha daha sonrası için de... eşini yitirmiş bir kadının, babasını yitirmiş çocukların bir ömür taşıyacakları yoksunlukları da düşünmek zorundayız...
hangi üretim, hangi değer, hangi zenginlik bir eşin, bir babanın yerini tutabilir...? kimin böylesi ölümlere göz yummaya, fıtrat saymaya hakkı var? ekmeğin bedeli can olmuş bu ülkede, kimin ekmeğimize, emeğimize kan sıçratmaya hakkı var...?
nevzat candan ve yaşamları kömüre yeğ tutulmuş tüm madencilerin ışıklar içinde uyuması, kalanların kanla yıkanmış ekmeklerine, canlarına ve madenlere sahip çıkmaları umuduyla, umudumuzla....
salim çalık
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder