http://www.sendika.org/2013/01/bu-kavga-yuzde-1in-degil-yuz-binlerce-taseron-iscisinin-var-olma-kavgasidir-arzu-cerkezoglu/
dünyanın en ağır işkollarından biri olan madencilik tarihine, madencilerin günlük yaşamlarına ilişkin olarak yazı, şiir, belge vb. paylaşmak, madencinin sesine ses vermek... çünkü; insanlığın toprağa saldığı köktür madenci ................................salim çalık
HOŞ GELDİNİZ
maden ve madenciliğe ilişkin yazı, fotoğraf, belge ve bilgilerin paylaşılması amacıyla hazırladığım bu sayfaya isteyen herkes katkı sunabilir. bilgi örgütlendikçe anlam kazanır, insan öğrendikçe...
31 Ocak 2013 Perşembe
Bu kavga yüzde 1’in değil, yüz binlerce taşeron işçisinin var olma kavgasıdır!
Etiketler:
adalet,
eşitlik,
eylem,
özelleştirme,
özgürlük,
savaşım,
sendika,
sömürü,
taşeronlaştırma,
yıkım,
yoksulluk
29 Ocak 2013 Salı
emeğe saygı mitingi görüntüleri
Etiketler:
27 ocak emeğe saygı mitingi,
adalet,
emek,
eşitlik,
eylem,
grev,
iş güvenliği,
işçi sınıfı,
kapitalizm,
madenci,
özelleştirme,
savaşım,
sendika,
sömürü,
taşeronlaştırma,
zonguldak
16 Ocak 2013 Çarşamba
SÖZLEŞMELER SÜRECİ ve GENEL MADEN İŞ
Zonguldak’ta maden iş kolunda
örgütlü olan tek sendika Genel Maden İş (GMİS) bu yıl kamu işyerleri Türkiye
Taşkömürü Kurumu (TTK) ve Maden Teknik Arama (MTA)’nın yanında ilk kez özel
ocaklarda da sözleşmeye oturacak.
Hattat Holding’e bağlı Hema
İşletmesi 2005 yılından bu yana Zonguldak’ın Kandilli Beldesi ile Bartın’ın
Amasra ilçesinde daha önce TTK’ya ait ocaklarda işletmecilik yapıyor.
Hema Kandilli İşletmesi'nde çalışan madenciler 2005 yılından bu yana;
ücretlerinin yükseltilmesi, işyerinde ambulans bulundurulması, madenciliğe
uygun lamba, baret, çizme verilmesi, sosyal hak olarak yakımlık kömür
verilmesi, ikramiye, işyerinde iş güvenliği kurulu oluşturulması, ocak içinde
ve dışında sağlık istasyonlarının kurulması, yemek ve ulaşım ücreti, ehliyet
gerektiren işlerde ehliyetsiz kişilerin çalıştırılmaması, taşeronlaştırmaya son
verilmesi gibi bugün birçok sendikanın aklına gelmeyen taleplerle 5-6 kez eylem
yaptılar.
Son eylemlerini Aralık 2011’de 6 gün boyunca
iş görme borçlarını yerine getirmeyip kuyubaşında çadırlarda yatarak yaptılar.
(Tekel eyleminden sonraki en ciddi eylemlerden biri olmasına rağmen
Zonguldak’ta ve Türkiye’de seslerini duyan olmadığını, yeteri desteği
almadıklarını ve AKP Zonguldak milletvekili Ercan Candan’ın “Ya ocakları
kapatırız, ya da çalışırsınız. Sonra bana iş için gelmeyin…” tehdidi sonrasında
işten atılan arkadaşlarının geri alınması karşılığında eylemlerini
bitirdiklerini anımsatmak istiyorum.)
Bu eylem sonrası GMİS Kandilli ve Amasra’daki Hema
çalışanlarını üye yaptı. Üyelik öncesi sendika yönetiminin Hattat Holding
yönetimiyle görüştüğü biliniyor. Bu günlerde GMİS’in özel ocak çalışanları
arasında (TTK’da yaptığı gibi) anket çalışması yoluyla işçilerin taleplerini
belirlemesi bekleniyordu. Ancak 15 ocak 2013 tarihinde sendika yöneticilerinin
işyerinde yaptıkları toplantıda sözleşme taslağının hazırlandığı ve 2 gün sonra
Hema yönetimine verileceği açıklandı. İşçiler sendikanın taslağa neler
eklediğini bilmiyorlar. Sendika yönetimi yarım ağızla sosyal hak olarak kömür
ve ikramiye taleplerinin taslakta olduğunu belirtiyor.
GMİS’in 1991 Ankara Yürüyüşü’nün yıldönümü nedeniyle 06 ocak 2013'te düzenlenen seminerde konuşan GMİS genel başkanı Eyüp Alabaş toplu iş
sözleşmeleriyle ilgili bilgi verirken; ücretle ilgili talepleri TÜRK İŞ
yönetiminin yürüteceği, böylelikle iktidar (ve işverenler karşısında) daha
etkili olunacağını söyledi. Bu da 1996’dan bu yana yinelenen oyunun bir kez
daha sahneleneceğini gösteriyor. Bu anlayışla özel ocaklarda çalışan işçiler
için de tatmin edici bir sözleşme imzalanacağını beklemek olası değil.
BAZI
ANIMSATMALAR
AKP’nin iktidar olduğu 2002 yılında TTK’da 18 bin kişi
çalışıyordu. 2002 seçimlerinde AKP’nin milletvekili adayı olan (ve seçilen)
Fazlı Erdoğan “TTK’ya 5 bin işçi alacağız” demişti. Bu söz üzerinden bakınca
bugün TTK’da çalışan sayısının 20 binlerde olması gerekirken 10 bin’in altına
düşmüştür. Bu arada TTK’ya ait bazı ocakların işletme hakkı özel sektöre
verildi. 2006 ve 2009 yıllarında yer altı işçisi olarak işe alınan işçiler gruplu
ve asıl ücretin %59, %57’siyle işe alındılar. KPSS ile işçi statüsünde işe
alınan teknik personel de bu ücretlerle çalışıyor.
(Şu an işçi alınması yine gündemde. Bu kez TTK
yönetimi performansa dayalı ücretlendirme, GMİS ise toplu iş sözleşmesinin 50.
maddesine göre asıl ücretin %50’si düzeyinde bir ücrete razı olacağını
belirtiyor.)
Geçtiğimiz hafta TTK Genel Müdürlüğü yayınladığı bir
genelge ile; iş verimini düşürdükleri, kazalara neden oldukları gibi
gerekçelerle icralık olan işçilerin işten çıkarılacağını açıkladı. Şu anki işçi
sayısının yetersizliğine ek olarak bu genelgenin de uygulanması durumunda
TTK’nın işçi sayısının var olan ocakları çalıştırmaya yetmeyeceği ve 5 Nisan
1994 Kararları’yla yapılmak istenip de yapılamayan daraltma ve küçültmenin
kendiliğinden gerçekleşeceği ortada.
Şu an GMİS yönetiminde bulunan yöneticilerin sendika
delege seçimleri sırasında “gruplu çalışan işçilerin daimi statüye
geçirilmeleri ve ücretlerinin asıl ücretler düzeyine çıkarılması” için
verdikleri söz de akıllarda…
TTK içerisinde taşeronlaştırma hızla artarken Karadon
ve Kozlu ocaklarındaki ölümlerle ülke gündemine gelmesine, daha öncesinde
Sayıştay raporlarında bir olumsuzluk olarak yer aldığı ortaya çıkmasına rağmen
üzerine yeterince gidildiği söylenemez. TTK’nın kendisinin hazırladığı norm
kadroya göre 14 bin kişinin çalışması gereken TTK’da çalışan sayısı 10 bin’in
altına düşüyor; 2011 Sayıştay raporunda kamu kurumlarının norm kadrolarının
altında çalışmasının ve taşeron uygulamasının verimliliği, çalışma uyumunu ve
üretimi olumsuz etkilediği vurgulanırken sendikaların ve kamuoyunun bu konuda
eylemli bir karşı çıkışlarının olmayışı da dikkate değer.
BİRKAÇ ÖNERİ
GMİS 01 Ocak 2013 itibariyle hem özel sektör hem de
kamu sektöründe sözleşmeye oturuyor. Uzun yıllardan sonra 27 ocak 2013
tarihinde EMEĞE SAYGI mitingi düzenleyecek. Kaygım; bu mitingin kitlelerin
gazını almak için bir araca dönüştürülebileceği yönünde. Çünkü; sendikal alana
ilgi duyanlar, temsilciler dahil sözleşme taslakları, vazgeçilemeyecek (varsa
yeni) talepler konusunda bilgi sahibi değil.
GMİS yönetimi 27 ocak tarihinde yapacağı mitingin
gerçekten EMEĞE SAYGI mitingi olmasını ve kitlesel bir şölene dönüşmesini
istiyorsa üyelerini olduğu kadar tüm Zonguldak’ı kapsayacak talepler belirleyip
kamuoyuna açıklamalıdır. Böylece olası bir grev için de kamuoyu desteği
sağlanmış olur.
Zonguldak’ta işsiz sayısı 30 bin’ler dolayında.
TTK’nın kendi hazırladığı norm kadroya göre işçi açığı 4’binden fazla.
Dolayısıyla;
GMİS var olan işçi açıklarının giderilmesini ve en az 4 bin kişinin işe alınmasını sözleşmeye oturma koşulu olarak masaya getirmeli, bu konuda pazarlık dahi
yapmamalıdır.
İcralık işçilerin işten çıkarılmasına yönelik olarak
çıkarılan genelge kamuoyu gündemine taşınıp; işçilerin icralık olmalarına neden
olan ekonomik koşullar, tefecilik, TTK’nın maaş ödemelerini verdiği bankanın
(sormaksızın) tüm işçilerin maaş kartlarına 4 bin TL. eksi hesap açmış olması,
maaş kartlarını verirken (çalışanlara sormaksızın çıkardığı) 4,5 bin TL.
limitli kredi kartını zorla verdiği anımsatılmalıdır. İcralık işçilerin 4857
sayılı iş kanununun 25.(II) maddesi (veya başka bir maddesine) göre işten
çıkarılması grev nedeni olarak açıklanmalıdır.
TTK’da 2006 ve 2009 yıllarında işe alınan işçilerin
daimi statüye geçirilmeleri ve ücretlerinin asıl ücretler düzeyine
çıkarılmasını sözleşmede ilk görüşülecek madde olarak belirlemelidir.
Bilinmelidir ki, kamu işyerinde 1400, 1600 TL. karşılığı işçi çalıştırılmasına
onay veren bir sendika özel sektördeki üyelerinin ekonomik haklarını
geliştiremez. GMİS ücret görüşmelerini teslimiyetçi ve iktidar güdümlü TÜRK İŞ yönetimine havale etmek yerine maden işkolundaki diğer sendikalar başta olmak üzere emek ve sınıf eksenli sendikalarla, meslek örgütleriyle işbirliğini yaratma yollarını aramalıdır.
Özel sektör ocakları dahil örgütlü olduğu işyerlerinde
taşeronlaştırmaya kesin olarak karşı çıkmalı, var olan taşeron işçilerinin de
asıl işverenlerin kadrosuna geçirilmesi sözleşmeyle bağıtlamalıdır.
İşyerlerindeki işçi sağlığı iş güvenliği denetimlerinde
sendikanın da işveren ve bakanlık denetçileriyle aynı yetki ve haklarla yer
alması savunulmalıdır.
Hem kamu hem de özel sektör işyerlerinde çalışan
işçilere verilen (verileceği öngörülen) yemek parası, taşıt yardımı, kuru katık
bedeli gibi sosyal hakların belediyelerin veya toplu ulaşım araçlarının bilet
ücretleri, işyerlerindeki tabldotların yemek ücretleri üzerinden vb.
belirlenerek sözleşmeye de bu biçimiyle yazılması sağlanmalıdır.
Hema’da yürütülecek sözleşme görüşmelerinde
unutulmaması gereken birkaç yön var. Hema Kandilli İşletmesi işçileri 1 yıl
önce yaptıkları eylem sonrası üstü örtük biçimde de olsa yıllık 1 ton yakımlık
kömür yardımı, 1 ikramiye gibi hakları almış gibiydiler. AKP’li milletvekili,
çevre beldelerin belediye başkanları ve muhtarlarının tanık olduğu konuşmalarda
işçilerin taleplerinin haklılığı yüksek sesle dillendirilmişti.
Bu eylem
sonrası GMİS burada örgütlendi ve bugüne kadar yetki beklendi. 2 gün sonra da
işverene sözleşme taslağını verecekler. Öncelikle GMİS kendisinden önce
işçilerin kendi güç ve kararlı tutumlarıyla elde ettikleri ücretsiz taşıma,
yemek bedeli, taşeronlaştırmaya son verilmesi gibi kazanımları bir adım daha
ileriye götürmek zorunda.
GMİS Hema’daki maden işçileri için TTK işyerlerindeki
en düşük kazmacı maaşının altında bir ücreti kavga etmeden, işçilerin onayını
almadan kabul ederse kendi örgütlenmesiyle birlikte bundan sonra özel sektörde yapılacak
örgütlenmelere de ciddi zarar vermiş olur.
Son önerim; GMİS yönetimi 27 ocak EMEĞE SAYGI
mitinginin örgütlenmesi dahil, sözleşme sürecinin daha sağlıklı ve kararlı
olarak sürdürülebilmesi için içerisinde TTK ve HEMA işçilerinin birlikte yer
alacağı, fakat işçi ailelerini, işsizleri, diğer sendika ve meslek örgütlerini
de kapsayan bir örgütlenmeyi önüne koymalıdır.
1990 grevi ve 4
ocak 1991 Ankara yürüyüşünün (Şemsi Denizer’in, o grev ve mitingleri
örgütleyenlerin, yürütenlerin, katılanların) mirasını yemekten vazgeçip, sınıf
örgütü olmanın, övünç ve gurur kaynağı olarak tanımladığımız madenci fenerini
Zonguldak’ın ve işçi sınıfının önüne tutmanın tam zamanıdır.
salim çalık
ocak 2013
Etiketler:
açlık,
adalet,
armutçuk-kandilli,
emek,
eşitlik,
eylem,
genel maden iş,
grev,
iş güvenliği,
işçi sınıfı,
işsizlik,
kapitalizm,
madenci,
özgürlük,
savaşım,
taşeronlaştırma,
taşkömürü,
ücret
15 Ocak 2013 Salı
eleştrimtrak
ç oğ
aldıkça
elinde n kan
dilinde n
b al a
kan beyler
ulaşamıyoruz dost merhabalara
dev ir
i le t
iş im devri
söz söze özlemli
b akmayın siz tarih masa l
larına
en büyük biz izcilere
dev ir
u y utulma devri renkli ekr anla
ülke taş üstüne t aş konulmaya
özlemli
bir düşü bile kö tü ye
yoran b
izler
nasıl da
yanıyoruz
sus turul
muşlukla yanyana
ölü m lere
aç l ığa
içtiğimiz suyu kirleten bunca
kana
ki beden kana özlemli kan
bedene
uz ak
laştırıldık ve uz ak
laştık
bir hikmeti yok yaş
an anların
olan s us
kunluğumuzdan
ekrandan
arkası y
arın ya zı
sının hipnozundan
ve tivi çıktı
dost el
ler e özlemli
el ler
merhabalara
salim çalık
erkene alınmış bir ölümün
ertelenmiş şiiri (s.14)
11 Ocak 2013 Cuma
Aslında her iş kazası bir iş cinayetidir!!! - Gerçek Gündem
Aslında her iş kazası bir iş cinayetidir!!! - Gerçek Gündem
"...Enkazı biraz daha kaldırıyoruz ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı istatistiklerindeki rakamlara göre kömür madenlerinde iş kazalarının, 2002 yılından 2011 yılına yüzde 40 artış gösterdiğini görüyoruz. Bu artış tesadüf olabilir mi? İnsan canını maliyet kalemi olarak gören taşeroncu zihniyetin acımasız yüzü bu.
AKP hızlı çabalar yürütüyor bir yandan da. Kadrolu çalışmayı bitirecek, herkesi taşeron yapacak düzenlemeleri büyük bir iştahla yürütmekteler.
Biliniz ki; bu hazırlıklar yeni cinayetlere kapı aralamak anlamına gelmektedir. Aşırı kâr hırsıyla; güvencesiz, esnek ve kuralsız, taşeron çalışmayı yaygınlaştıran düzenleme ve uygulamalar iş cinayetlerini devam ettirecektir..."
"...Enkazı biraz daha kaldırıyoruz ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı istatistiklerindeki rakamlara göre kömür madenlerinde iş kazalarının, 2002 yılından 2011 yılına yüzde 40 artış gösterdiğini görüyoruz. Bu artış tesadüf olabilir mi? İnsan canını maliyet kalemi olarak gören taşeroncu zihniyetin acımasız yüzü bu.
AKP hızlı çabalar yürütüyor bir yandan da. Kadrolu çalışmayı bitirecek, herkesi taşeron yapacak düzenlemeleri büyük bir iştahla yürütmekteler.
Biliniz ki; bu hazırlıklar yeni cinayetlere kapı aralamak anlamına gelmektedir. Aşırı kâr hırsıyla; güvencesiz, esnek ve kuralsız, taşeron çalışmayı yaygınlaştıran düzenleme ve uygulamalar iş cinayetlerini devam ettirecektir..."
8 Ocak 2013 Salı
MADEN OCAKLARINDAKİ KAZALARIN DÜŞÜNDÜRDÜKLERİ
Türkiye Taşkömürü Kurumu’na bağlı
Kozlu Müessesesi’nde meydana gelen metan degajı (ani metan basıncı ve buna
bağlı göçük, zehirlenme) sonrası 8 maden işçisi yaşamını yitirdi. Bu satırların
yazıldığı sıralarda metan degajının olduğu alanda ulaşılamayan işçilerin
bulunduğu ve ölü sayısının artabileceği belirtiliyordu.
Maden ocaklarındaki kazalarda iş
güvenliği ve işçi sağlığı önlemleriyle birlikte, madenlerdeki özelleştirme ve
taşeronlaştırma politikalarının etkileri de dikkate alınmak zorunda. Kamuya ait
ocaklardaki kazalarda ölüm oranları fazla gibi görünse de; çalışan işçi sayısı,
üretim miktarı gibi unsurlar dikkate alındığında özel ocaklardaki kaza
oranlarının çok yüksek olduğu görülecektir. Fakat neresinden bakarsak bakalım
madenlerdeki kaza oranında Avrupa 1.si, dünya 3.sü olduğumuz gerçeği orta yerde
duruyor.
Son yıllarda yaşanan grizu ve
göçüklere bağlı kazalar kaza olmaktan çıkıp cinayete dönüşmüş durumda.
Madencilik deneyimi ve birikimi olmayan şirketlere verilen galeri açma ve
işletmecilik işleri, yeterli ve yerinde yapılmayan denetimler, ilgili
bakanlıkların ilgisizliği, toplumun duyarsızlığı, sendikaların eylemsizliği ve
suskunluğu bu cinayetlerin kanıksandığını da gösteriyor.
DENETİMSİZLİK ve KADERCİLİK
Çalışma Bakanlığı görünürde
ocakları denetliyor. Fakat bu denetimler sonrasında bile büyük çaplı grizu ve
göçüklerin (Balıkesir- Dursunbeyli, Bursa- Mustafa Kemal Paşa) yaşandığı
gerçeği şirketlerin korunduğu, işçilerin
kar hırsına ve üretimin artırılmasına
kurban edildiğini kanıtlıyor adeta.
17 mayıs 2010 tarihinde TTK’ya
bağlı Karadon Müessesesi’nde taşeron şirketin galeri açma işini yaptığı ocakta
meydana gelen patlama sonrası başbakanın “mesleğin doğasında var” diyerek
madencilerin ölümünü kadere bağlaması, çalışma bakanının “güzel öldüler”
diyerek adeta dalga geçmesi denetimsizliği ve kaderciliği veciz biçimde dile
getirmiş oldular.
Sendikaların ve meslek
örgütlerinin bu kazalar sonrası açılan davalarda müdahil olmamaları ise
üzerinde düşünülmesi gereken en önemli konu belki de…
Kağıt üzerinde tüm işletmelerde
iş güvenliği birimleri var. Fakat birçok maden işletmesinde grizu ve büyük
çaplı göçüklere müdahale edebilecek tahlisiye birimleri yok. (Bu nedenle özel
ocaklardaki grizu ve göçüklere müdahale için öncelikle TTK birimleri
gönderiliyor.)
İşletmelerdeki iş güvenliği
mühendis ve personeli o işletmenin çalışanı. Dolayısıyla maaşını, ek
ödemelerini, terfisini vb. yapan işverenin iş güvenliği önlemleri başta olmak
üzere, eksikliklerini, araç gereç gereksinimini, tehlike anında işin durdurulup
ocağın boşaltılmasını sağlaması oldukça zor.
ÖNERİLER
Tüm işletmelerdeki iş güvenliğinden
sorumlu müdür, başmühendis ve mühendisler görev yaptıkları işletmenin değil
Çalışma Bakanlığı’nın kadrosunda olmalıdır. Böylece işten atılma, sosyal
haklar, terfi gibi endişelerden uzak ve doğrudan bakanlığa karşı sorumlu
olacağından gerekli önlemlerin alınması için müdahalede bulunabilecektir. (Bu
personellerin maaşları çalıştıkları firma tarafından Çalışma Bakanlığı’nın
hesabına yatırılabilir.)
Bakanlık bünyesinde işyeri
denetimleri için kurulacak birimlerde; ilgili işyerindeki işçi ve kamu sendikalarının,
meslek örgütlerinin temsilcilerinin bulunması sağlanmalıdır.
Özel ocaklar başta olmak üzere
belirlenen eksiklikler grizu ve göçüğe neden olabilecek durumdaysa üretim
durdurulmalı, bu eksikliklerin giderilmemesi durumunda maden işletmesi kamulaştırılarak
çalışan işçilerin işsiz kalması önlenmelidir.
Kamuya ait ocaklar da dahil,
taşeronlaştırmadan vazgeçilmelidir. Aynı işyerinde birden fazla şirketin
bulunması iş uyumunu ve ana işverenin denetimini engellemektedir.
Taşeronların çalıştığı ve neden
oldukları kazalar sonrası ortaya çıkan tüm maddi ve manevi kayıplar, ocakta
meydana hasar ve iş kayıplarının bedeli taşerondan tahsil edilmelidir.
Grizu ve göçükler başta olmak
üzere iş kazaları sonrası görülen mahkemelerde işçi ve kamu sendikaları müdahil
olmalıdır.
Sendikalar imzaladıkları toplu iş
sözleşmelerinde iş güvenliğini düzenleyen maddelere sendika ve meslek
örgütlerinin etkisini (hatta yetkisini) artıran hükümler için tüm güçlerini
kullanmalılar.
Tüm maden işletmelerinde
tahlisiye istasyonlarının kurulması zorunlu duruma getirilmeli, küçük ölçekli
oldukları için tahlisiye istasyonu kurmaktan kaçınan fakat birbirine yakın
ocakların ise ortaklaşa olarak tahlisiye istasyonları kurmaları Çalışma
Bakanlığı tarafından düzenlenmelidir.
salim çalık / 8 ocak 2013
Etiketler:
acı,
adalet,
ekmek,
emek,
göçük,
grizu,
iş cinayeti,
iş güvenliği,
iş kazası,
kapitalizm,
maden,
madenci,
özelleştirme,
taşkömürü,
türkiye taşkömürü kurumu,
yoksulluk,
zonguldak
7 Ocak 2013 Pazartesi
ZONGULDAK ANKARA YÜRÜYÜŞÜNÜ ve İLK GREVİNİ YAPAN MADEN İŞÇİLERİNE
I
bildim
bileli maden işçisi
emekliliğe
doyamadı
altmışına
eremedi
nedeni
belli
kurtuluşu
uzak
nedeni
belli
kurtuluşu
yakın
inançla
__istekle
____yürekten
______elele
yakın
bütün gemileri
bu/
haklı onurlu bir akın
alevler
yükseliyor yüreklerden
dalga
dalga baretlerde zonguldak
güzel
ve mutlu günlerin gelmesi yakın
II
(YÜRÜYÜŞ SONRASI)
madeni
kara
insanların
yazgısı madeninden kara
mutluluk
ararken alnının akıyla
yüzlerce
yüreğin önünde ve altında
günola
kan
harmanola
can vermiştir
nedeni
belli
kurtuluşu
inançta
umutta
yangınlı
yüreklerde
ışığımız
baretimizdeki fenerde
yakın
bütün gemileri
güzel
mutlu
günlerin gelmesi yakın
Armutçuk Temmuz 91
salim
çalık
GÜLMEKLE
AĞLAMAK ARASI (sf.33-34)
Etiketler:
4 ocak 91 ankara yürüyüşü,
adalet,
emek,
inat,
kölelik,
kömür,
madenci,
özgürlük,
savaşım,
umut,
yoksulluk,
zonguldak
KOZLU MÜESSESESİ’NDE KAZA
Türkiye Taşkömürü Kurumu
(TTK) Kozlu Müessesesi’nde -630 kotunda galeri açma çalışması sırasında meydana
gelen kazada resmi açıklamalara göre 6 maden işçisi yaşamını yitirdi. Resmi olmayan
bilgilere göre en az 9 kişinin ölmüş olabileceği belirtilirken; meydana gelen
metan degajı sonrası çalışma yapılan alanın posta ile kapandığı ve diğer
işçilere ulaşılamadığı da gelen bilgiler arasında.
Özel bir şirket tarafından
Kozlu Müessesesi -630 kotunda yürütülen galeri açma çalışması sırasında meydana
gelen metan degajı sırasında kaç işçinin bulunduğu net olarak bilinmiyor. İşe gelmeyen
işçilerin olabileceği söylenirken, kontrol amaçlı olarak çalışma yerinde TTK personeli
mühendis ve işçilerin de bulunma olasılığı olduğu belirtiliyor.
YAŞAMINI YİTİREN İŞÇİLERİN ADLARI
6 kişi olarak açıklanan yaşamını yitiren maden işçisi sayısının saat 16:00 itibariyle 8 kişi olduğu kesinleşmiş durumda. Ulaşılamayan işçi sayısının en az 3 olduğu belirtilirken; Metan degajı sonrasında yaşamını yitiren işçilerin adları şöyle.
Hüseyin Kürekçi, Hasan Bozacı, Muharrem Yapıcı, Yüksel Koca, Ahmet Şekerci, Köksal Kadıoğlu, Muhsin Akyüz, Satılmış Arslan
Kuyubaşı fotoğrafları İNTERNETHABER sitesinden alınmıştır.
http://www.internethaber.com/madende-gaz-kacagi-5-isci-oldu-492197h.htm
YAŞAMINI YİTİREN İŞÇİLERİN ADLARI
6 kişi olarak açıklanan yaşamını yitiren maden işçisi sayısının saat 16:00 itibariyle 8 kişi olduğu kesinleşmiş durumda. Ulaşılamayan işçi sayısının en az 3 olduğu belirtilirken; Metan degajı sonrasında yaşamını yitiren işçilerin adları şöyle.
Hüseyin Kürekçi, Hasan Bozacı, Muharrem Yapıcı, Yüksel Koca, Ahmet Şekerci, Köksal Kadıoğlu, Muhsin Akyüz, Satılmış Arslan
Kuyubaşı fotoğrafları İNTERNETHABER sitesinden alınmıştır.
http://www.internethaber.com/madende-gaz-kacagi-5-isci-oldu-492197h.htm
Etiketler:
emek,
iş kazası,
kozlu,
maden,
metan degajı,
taşeronlaştırma,
taşkömürü
6 Ocak 2013 Pazar
Dünyanın En Güzel Yürüyüşü 100 Bin Kişiydiler - FaceDL Download Best Videos
Etiketler:
1991 madenci yürüyüşü,
adalet,
dayanışma,
emek,
grev,
işçi sınıfı,
kölelik,
madenci,
savaşım,
sömürü,
taşkömürü,
zonguldak
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)
YEDİ MART SEKSENÜÇ ÜÇ MART DOKSANİKİ VE TÜM MADEN ŞEHİTLERİNE
hangi köyün yüreği /
hangi ananın gözyaşları /
tutabilir yasınızı //
bilmem kaç yedi kat altında /
yatarken yerin /
okuttular kur’an’ınızı /
yatış şeklinizi bile bilmeden //
ilk size kuruldu/
cenazesiz gömütlükler/
-dünyada yüreğim gömüt size-//
bilmem kaç yedi kat altında yerin /
yatarken sizler /
yemin ettim böylesinin sürmeyeceğine //
yemin ettim/
yatış şeklinizi bilmeden//
bilin ki dostlarım /
dimdik ve ayaktasınız /
yüreğim gömüt size...//
Armutçuk-Kozlu 10/03/92 /
salim çalık /
GÜLMEKLE AĞLAMAK ARASI (sf.36)
geleceğe dikiliyor gömüt taşları
biliyorum
kendisini kirleterek tükeniyor
umutla süslenmiş gelecek günler
şimdi
bir bir içime gömülüyor
yaşamda alacağı kalan çocuklar
ömrü metaya değişilen işçiler
içime gömülüyor
töreye kurban edilen kadınlar
ve karşılıklı dağlara sürülüyor gençler
gömüt taşları geleceğe dikiliyor
gömüt taşları iki parça yüreğime
şimdi
tepeden tırnağa utançla
__ipe çekiyorum mutluluk düşlerimi
acı ve hüzün ötesi yaralı duygularla
__tenime gömüyorum gülüşlerimi
………………kasım-aralık 2007
salim çalık