HOŞ GELDİNİZ

maden ve madenciliğe ilişkin yazı, fotoğraf, belge ve bilgilerin paylaşılması amacıyla hazırladığım bu sayfaya isteyen herkes katkı sunabilir. bilgi örgütlendikçe anlam kazanır, insan öğrendikçe...

30 Ekim 2014 Perşembe

suçluyuz, suçlusunuz, suçlular

"...
MÜJDEYİ KAYMAKAM VERDİ
İşçilerin Uşak'ta bekleyişi sürerken müjdeli haberi Soma Kaymakamı Bahattin Atçı verdi. Kaymakam Atçı yaptığı açıklamada, “İŞKUR Genel Müdürü ile gece görüştük. Perşembe günü paraların ödeneceği söylendi. Paralar İŞKUR'dan ödenecek. Ardından kurum ödemeyi şirketten tahsil edecek. İşçilerimiz şu an Ankara yolunda. Arayıp kendilerini bilgilendireceğiz. Hayırlısı olsun” dedi.
Uşak'a giden işçilerin Uşak ve Manisa Valisi ile görüştüğü, taleplerinin gerekli yerlere iletileceğinin belirtilmesi üzere otobüslerle Soma'ya hareket ettiği öğrenildi."

2 gün önce "soma'lı madenciler haklarını almak için ankara'ya yürüyorlar" şamatası böyle sonuçlandı. bu alıntı kendisine sol'cu süsü veren bir gazeteye ait. fakat yürüyüş başladıktan sonra bir çok çevre, parti, "sınıf" adına söz söylediğini iddia eden gazete, site ve kişi benzer bir abartıyla haber geçtiler...


ilk sözüm tv.lere bağlanıp "dönmeyeceğiz" iddiasıyla açıklama yapan işçi ve sendikacılara (genel olarak işçilere)... nazım'ın söylediği gibi..."akrep gibisin kardeşim..."

ikinci sözüm bu yürüyüş oyununu araştırmadan, incelemeden haber yapanlara; kitle kuyrukçuluğu yapıyorsunuz. yanlarına bile uğramadığınız, halini hatırını ancak büyük katliamlarda sorduğunuz işçilerin kullanıldığını görmeniz için ne gerekiyordu? yaptığınız-verdiğiniz haberle toplumu, yüzünü işçilere dönmüş olanları yanıltmaya, (hatta) umutlandırmaya ne hakkınız vardı? işçilerin soma'ya dönüşlerini niye haber yapmadınız?

üçüncü sözüm partilere; soma'da veya ermenek'te oy aldığınız seçmenlerden, üyelerinizden ölenler olmadı mı? neden idari-adli süreçlerde resmen müdahillik talebinde bulunmuyorsunuz? başka konu ve olaylarda onbinlerle alanlara çıkıyorsunuz da, işçiler onar onar, yüzer yüzer ölürken nerelerdesiniz?

dördüncü sözüm meslek örgütlerine; siz neden bu katliamların fikri takibi ve raporlama işinin bir adım ötesine geçip, mahkemelerde müdahil olmuyorsunuz? tamam üyeleriniz de töhmet altında. iki arada bir derede kalmış gibisiniz; iyi de insanlar ölüyor, katlediliyor...

beşinci sözüm sermayeye ve iktidara; bu ülkede terörün her türünü (pkk, trafik, erkek vb.) yaratıyor, haberlerini yaptırıyorsunuz. önlem almayarak, hazırladığınız yasa ve yönetmeliklere uyulmasını sağlamayarak, iç ve bakanlık denetimlerini yapmayarak, rant ve kar uğruna ölümlere göz yumarak, umursamayarak SERMAYE TERÖRÜ yaratıyorsunuz. ve yarattığınız bu terör her yıl yaklaşık 1500 kişinin ölümüyle sonuçlanıyor, suçlusunuz...

salim çalık

Hiç yorum yok:

YEDİ MART SEKSENÜÇ ÜÇ MART DOKSANİKİ VE TÜM MADEN ŞEHİTLERİNE

hangi köyün yüreği / hangi ananın gözyaşları / tutabilir yasınızı // bilmem kaç yedi kat altında / yatarken yerin / okuttular kur’an’ınızı / yatış şeklinizi bile bilmeden // ilk size kuruldu/ cenazesiz gömütlükler/ -dünyada yüreğim gömüt size-// bilmem kaç yedi kat altında yerin / yatarken sizler / yemin ettim böylesinin sürmeyeceğine // yemin ettim/ yatış şeklinizi bilmeden// bilin ki dostlarım / dimdik ve ayaktasınız / yüreğim gömüt size...// Armutçuk-Kozlu 10/03/92 / salim çalık / GÜLMEKLE AĞLAMAK ARASI (sf.36)

geleceğe dikiliyor gömüt taşları



biliyorum
kendisini kirleterek tükeniyor
umutla süslenmiş gelecek günler

şimdi
bir bir içime gömülüyor
yaşamda alacağı kalan çocuklar
ömrü metaya değişilen işçiler
içime gömülüyor
töreye kurban edilen kadınlar
ve karşılıklı dağlara sürülüyor gençler
gömüt taşları geleceğe dikiliyor
gömüt taşları iki parça yüreğime

şimdi
tepeden tırnağa utançla
__ipe çekiyorum mutluluk düşlerimi
acı ve hüzün ötesi yaralı duygularla
__tenime gömüyorum gülüşlerimi

………………kasım-aralık 2007
salim çalık