HOŞ GELDİNİZ

maden ve madenciliğe ilişkin yazı, fotoğraf, belge ve bilgilerin paylaşılması amacıyla hazırladığım bu sayfaya isteyen herkes katkı sunabilir. bilgi örgütlendikçe anlam kazanır, insan öğrendikçe...

9 Mart 2013 Cumartesi

Armutçuk Grizusu’nun 30.Yılında İş Kazaları ve Güvenliği




07 mart 1983 yılında TTK Armutçuk Müessesesi’nde 103 kişinin ölümüyle sonuçlanan grizunun yıldönümünde iş kazaları (cinayetleri) ile iş güvenliği ve işçi sağlığı tartışıldı.
Kandilli Dayanışma Evi Derneği’nin düzenlediği Genel Maden İş (GMİS) Armutçuk Şubesi’nin destek verdiği ve TTK Armutçuk Müessesesi misafirhanesinde düzenlenen söyleşiye konuşmacı olarak İstanbul İşçi Sağlığı İş Güvenliği Meclisi’nden İbrahim Sarıkaya ve                      Avukat Ceren Uysal katıldı.
            Avrupa’da taşkömürü üretiminin düşmesine paralel olarak başta Çin olmak üzere bazı ülkelerde kömür üretiminin yükseldiği; Türkiye’de ise TTK’nın kömür üretiminin düşmesine rağmen kömür üretimi ve tüketiminin yükseldiği, Türkiye’nin Avrupa’nın Çin’i yapılmak istendiğinin vurgulandığı söyleşide;

            Dünyada kömür madenciliğinin dünü ve bugününe ilişkin bilgiler veren İbrahim Sarıkaya; çalışma yaşamının esnekleştirilmesi, özelleştirmeler gibi sermaye lehine yapılan düzenleme ve politikalarla TTK’nın kömür üretimi düşürülürken özel sektörün kömür üretiminin artırıldığını, bu süreçte Türkiye’nin kömür tüketiminin de arttığına dikkat çekti. Dünyada en büyük kömür üreticisi ve tüketicisi olan Çin’de madenlerdeki iş kazaları ve ölümlerinin sayısının bilinmediğini, ülkemizin Avrupa’nın Çin’i yapılmak istendiğini anlatan Sarıkaya; 1960’lı 70’li yıllarla kıyaslandığında 1990’ların sonundan itibaren 100 bin ton kömür üretimine karşılık olarak ölümlü kazalarda 3 kat artış olduğu, bunun da devletin kömür üretiminden çekilerek rödovans, işletme hakkı devri ve kaçak ocaklara göz yumulmasının sonucu olduğuna vurgu yaptı.  
 
            Avukat Ceren Uysal ise; iş kazası yerine iş cinayeti demenin daha doğru olacağını belirterek; son yasal düzenlemelerle az da olsa işçilerin kullanabileceği bazı alanlar olduğunu, iş güvenliği ve işçi sağlığı açısından risk bulunan durumlarda işçilerin çalışmama haklarının olduğunu vurguladı. Bu hakkın kullanılmaması durumunda herhangi bir kaza sonrası işverenlerin; “İşçi bile bile çalışmaya devam etmiş. Bizi de bilgilendirmedi” diyerek tüm sorumluluğu işçilerin sırtına yıkabileceklerini, bu durumun gözden kaçırılmaması gerektiğini belirtti. İşçilerin hukuki metinlerden önce, yaşama ve çalışma haklarına sahip çıkmaları gerektiğini, meşruluğun temel hakların korunması ve geliştirilmesi üzerinden aranıp bunun için örgütlü davranılmasının gerekli olduğunu çeşitli örneklerle açıkladı. Uysal; maden işkolu dışında hiçbir sektörde şehitlik kavramı bulunmadığını, şehitlik kavramıyla insanların madenlerde ölme nedenlerinin ve sorgulamasının önüne geçildiğini; yaşama hakkı ve sorumluların cezalandırılabilmesi için buna karşı çıkmak gerektiğini, emeklilik sonrası meslek hastalığı sonucu ölümlerin de izlenmesi gerektiğini söyledi.
 
            GMİS Şube Başkanı İsa Mutlu katılımcılara teşekkür ederek başladığı konuşmasında; sermayenin her geçen gün yeni bir saldırısıyla karşılaştıklarını, yeni sendikalar kanunu ile 30 kişiden az çalışanın bulunduğu işyerlerinde sendikal üyeliğinin engellendiğini bu yolla da 5 milyona yakın kişinin örgütlenme haklarının ellerinden alındığını, kıdem tazminatının ortadan kaldırılmak istendiğini belirttiği konuşmasında; özel istihdam büroları, esnek çalışma, taşeronlaştırma gibi uygulamalarla bir yandan sendikal örgütlenmeler engellenirken bir yandan da iş kazaları ve meslek hastalıklarına zemin hazırlandığını anlattı. Mutlu; “1970’li yıllarda yalnızca Türk İş’in 2 milyonu aşkın üyesi varken, bugün üç konfederasyonun toplam üyesinin 700 binin altına düştüğünü belirtti.
 
Kandilli Dayanışma Evi Derneği yönetim kurulu üyesi Salim Çalık; 1983 yılında 103 maden işçisinin yaşamına mal olan Armutçuk Grizusu sırasında bölgede görev yapan 2 doktor zor bulunmuştu. Herkes doktor arıyordu. 30 yılın sonunda hem TTK Armutçuk Müessesesi’nde işyeri hekimi, hem de saat 16:00’dan sonra belde de doktor bulunmadığını, yıllardır gelir vergisi, sigorta primi ödemiş olan işçilerin ve bugün Hema Kandilli İşletmesi ve TTK Armutçuk Müessesesi’nde çalışan 2000’i aşkın madenciye 1 doktorun çok görüldüğünü anımsattı. Yeni iş cinayetlerinin önlenmesi için başta sendikalar olmak üzere tüm kurum ve kişilerin aşağıdan yukarı zorlanması gerektiğini belirten Çalık; yürürlükteki mevzuatın bile uygulanmadığı koşullarda üretimden, işçi maliyetlerinden söz etmenin doğru olmadığını, iş kazası ve meslek hastalığı sonucu ölen insanların bulunduğu işyerinde işçilerin canlarının hangi hesaba sığacağının sorulması gerektiğini söyledi.

1)      Tartışmalar bölümünde ise; işyerlerindeki iş güvenliği birimlerinde çalışan elemanların maaşını aldığı işverene karşı yaptırım uygulayamayacakları, aksi durumda işten atılacakları, görevden alınacakları; bu nedenle tüm iş güvenliği elemanlarının Çalışma Bakanlığı’na bağlı ve bakana karşı sorumlu olmaları, ücretlerinin görev yaptıkları işveren tarafından bakanlık hesabına yatırılması gerektiği;

2)      Bakanlık, Bölge Çalışma Müdürlüğü ve kurum içi denetimleri sırasında; işçi ve memur sendikalarından birer kişinin, meslek odası temsilcisinin, denetlenen işyerinin türüne göre bir tabip odası temsilcisinin de içinde yer alacağı bir komisyonun tam yetkili olarak denetimlere katılması gerektiği;

3)      İşyeri ve iş kolu ayrımlarının bir kenara bırakılarak işçi sağlığı ve iş güvenliği önlemleri başta olmak üzere emeğin meşru haklarının savunulması için ortak mücadele zeminlerinin oluşturulması gerektiği;

4)      Var olan yasal hakların sonuna kadar kullanılmasının yanında, yaşama ve çalışma hakkının her şeyin üzerinde olduğundan hareketle, sermayenin kuralsızlığı karşısında emekçilerin başta yaşama ve çalışma hakkı olmak üzere kendilerine yönelik her türlü saldırıyı emekten yana bakış açısıyla değerlendirmeleri gerektiği; konularında ortak görüş oluşturuldu.

mart 2013 / salim çalık

Hiç yorum yok:

YEDİ MART SEKSENÜÇ ÜÇ MART DOKSANİKİ VE TÜM MADEN ŞEHİTLERİNE

hangi köyün yüreği / hangi ananın gözyaşları / tutabilir yasınızı // bilmem kaç yedi kat altında / yatarken yerin / okuttular kur’an’ınızı / yatış şeklinizi bile bilmeden // ilk size kuruldu/ cenazesiz gömütlükler/ -dünyada yüreğim gömüt size-// bilmem kaç yedi kat altında yerin / yatarken sizler / yemin ettim böylesinin sürmeyeceğine // yemin ettim/ yatış şeklinizi bilmeden// bilin ki dostlarım / dimdik ve ayaktasınız / yüreğim gömüt size...// Armutçuk-Kozlu 10/03/92 / salim çalık / GÜLMEKLE AĞLAMAK ARASI (sf.36)

geleceğe dikiliyor gömüt taşları



biliyorum
kendisini kirleterek tükeniyor
umutla süslenmiş gelecek günler

şimdi
bir bir içime gömülüyor
yaşamda alacağı kalan çocuklar
ömrü metaya değişilen işçiler
içime gömülüyor
töreye kurban edilen kadınlar
ve karşılıklı dağlara sürülüyor gençler
gömüt taşları geleceğe dikiliyor
gömüt taşları iki parça yüreğime

şimdi
tepeden tırnağa utançla
__ipe çekiyorum mutluluk düşlerimi
acı ve hüzün ötesi yaralı duygularla
__tenime gömüyorum gülüşlerimi

………………kasım-aralık 2007
salim çalık