Yaklaşık 4-5 ay önce Hattat Hoding’e bağlı Kandilli Hema İşletmesi rödovans sözleşmesiyle işlettiği maden ocaklarıyla ilgili olarak Türkiye Taşkömürü Kurumu (TTK) Genel Müdürlüğü’ne başvurarak sözleşmeyle ilgili görüşme talebinde bulundu. Ardından Soma’da yaşanan katliam ve TTK yetkililerinin Hema Kandilli İşletmesi’nde yaptıkları inceleme sonucu iş güvenliğine yönelik verdikleri olumsuz raporu gerekçe gösteren Hattat Holding Kandilli İşletmesi’ni kapatacağını duyurdu. 5 temmuz’dan sonra da peyderpey işçi çıkaracağını açıklayarak 20 kişiye; “TTK’nın işletmemizle ilgili verdiği rapor sonucu ana üretim ocağımızda üretim yapamayacağımızdan, 8 hafta sonra iş akdiniz feshedilecektir.” gerekçesiyle çıkış verildi. 16 temmuz sabahı bu 20 kişiye 25 kişinin daha ekleneceği, listelerin hazırlandığı yönünde duyumlar işçilerin tedirginliğini ve öfkesini daha da artırdı.
Tüm bu süreçlerde Genel Maden İşçileri Sendikası yönetiminin işçilere ciddi bir açıklamada bulunmaması, işten çıkarılmalar karşısında net bir tutum almaması, ve işletmenin geleceğiyle ilgili tedirginlikler öfkeyi de beraberinde getirdi.
16 temmuz 2014 günü işçilerin Zonguldak’a TTK Genel Müdürlüğü önüne basın açıklaması yapmaya gitme kararı almaları sendikaya rağmen gerçekleşti.
Bu arada dikkat çekici olan ve atlanmaması gereken bir gelişme yaşandı; Hema Kandilli İşletmesi yönetimi bu eylemin güçlü bir biçimde gerçekleşmesi için müdahalede bulundu. Geçmişte Hema’da gerçekleşen eylemlere katılmayan, yer yer eylem kırıcı rol oynayan çalışan ve alt düzey yöneticiler de TTK Genel Müdürlüğü’ne yönelik bu eyleme katıldılar.
Zonguldak şehir merkezini yürüyerek geçen madenciler ağırlıklı olarak "iş etmek yoksa barış da yok", "işçiyiz haklıyız kazanacağız", "Zonguldak uyuma madenciye sahip çık", "Zonguldak'tan Soma'ya bin selam olsun", "susma sustukça sıra sana gelecek" sloganları attılar.
Eylemin en dikkat çekici yanlarından biri de taşınan dövizlerdi. Dövizlerdeki "yer bizim, iş bizim, aş bizim", "en değerli enerji emektir", "ekmeğime dokunma", "tasviyeye laçka üretime vira", "huzursuz toplum patlayıcıdır", "metan ve işsiz insan patlayıcıdır" , "madenler bizimdir" ifadeleri bugüne dek madencilerin pek kullanmadığı, siyasal göndermeleri ağır basan ifadelerdi.
SENDİKAYA RAĞMEN, SENDİKAYLA BİRLİKTE
Madencilerin eyleminin önüne geçerek sahiplenmek durumunda kalan sendika, işten çıkarmalar ve işletmenin geleceğine ilişkin endişelenen (işverenden bağımsız) işçilerin de zorlaması ve önerileriyle eylemin “kısmen” kazanımla sonuçlanmasında ve işveren eylemi olmaktan çıkarılmasında pay sahibi oldu.
TTK ve Hattat Holding yöneticilerinin kapatılma ve işten çıkarılmayla ilgili işçileri ikna edecek bir açıklama yapmamaları sonrası işçiler saat 16:00'de TTK Genel Müdürlüğü önünden valiliğe yürüme kararı aldılar.
Genel Maden İşçileri Sendikası yöneticileri ve işçileri temsilen bir grup Hema çalışanı işçinin valiyle yaptığı görüşme sonrası Genel Maden İşçileri Sendikası Genel Başkanı Eyüp Alabaş işten atıldığı belirtilen ve ihbar bildirimleri yapılan 20 işçinin atılmayacağını, bundan sonra da işten atılmayla ilgili bir işlemin yapılmayacağını belirtti., İşletmenin geleceğiyle ilgili olarak da Zonguldak Valisi'nin ve sendikanın TTK Genel Müdürlüğü ile Hattat Holding arasında görüşmelerin başlatılmasında inisiyatif kullanacağını belirten Eyüp Alabaş sendikanın konunun takipçisi olacağını belirtti.
HEPSİ BU MU? Ya da “SORUN NE?”
Hattat Holding Zonguldak (Kandilli) ve Bartın’a (Amasra) gelirken kömür çıkarmayı değil termik santral kurmayı hedefleyerek geldi. Amasra’da yaşadığı ciddi direniş, Kireçlik (veya Kandilli) termik santral projesiyle ilgili yaşadığı olumsuzluklar ve süre uzatımlarına rağmen (ki 1 yıl içinde 6 ay ve 3 aylık uzatımlar istedi- aldı) beklentilerinin gerçekleşmeyişi göz ardı edilmemelidir diye düşünüyorum.
Hattat Holding TTK ile rödovans sözleşmesini yaptığında ton başına 7 tl. ödeme ve zaman içerisinde üretimi artırmayı kabul etmişti. Bu arada taşkömürünün uluslararası satış fiyatı ortalama 230 dolar civarındaydı. Hema sözleşmeye göre 2015 yılında 450 bin ton kömür üreteceğini taahhüt etmişti. TTK’ya ödeyeceği ton başı ücret ise 15 tl. Oysa şu ana kadar 200 bin tona bile ulaşabilmiş değil. Uluslararası piyasada kömürün satış fiyatı da 130-140 dolar civarına düşmüş durumda. Sözleşme gereği Hema taahhüt ettiği kömürü çıkaramasa bile ücretini ödemek zorunda. Dolayısıyla yazımın başında belirttiğim 4-5 ay önceki başvurunun bu kapsamda sözleşmenin “bir” süre askıya alınması ve/veya üretilen kömür kadar ücret ödenmesi için yapıldığını düşünüyorum.
TTK’nın hazırladığı rapor, Soma’daki katliam Hattat Holding için arayıp da bulamadığı bir fırsat oldu. İşletmenin kapatılacağı endişesiyle işçiler, işçi aileleri, yerel yöneticiler ve sendika TTK’ya karşı Hema’nın yanında saf tuttular. Bu saflaşma; Hattat Holding’in TTK’ya, Enerji Bakanlığı’na ve çevre hareketine karşı elini güçlendiren bir duruma kapı araladı. Sendika yönetimi yeni yıl ile sözleşme masasına oturduğunda; “Ben işletmeyi kapatacaktım. Siz istediğiniz için açık tutuyorum, daha ne istiyorsunuz” gibi bir tepkiyle karşılaşırsa şaşırtıcı olmayacaktır. Bugüne kadar termik santral karşıtı olan bazı kişi ve grupların; “çalışanların işsiz kalması gibi bir risk var” diyerek dolaylı olarak santral savunucusu olabilirler.
Böylesine bir saflaşmanın yaratacağı tabloda Hattat Holding özellikle Zonguldak’ta birçok kurum ve kuruluş üzerinde bir hegemonya kurabilir. Özellikle Zonguldak Valisi’nin de sürece dahil edilerek, Hattat Holding’le görüştürülmesi, bunun ardından valilik makamının eylemin bitirilmesinde etkili olması, görünürde devletin müdahalesi gibi okunsa da; Hattat Holding’in gücünün pekiştirilmesi anlamına geldiği de açık.
YER BİZİM, İŞ BİZİM, AŞ BİZİM
İşçilerin taşıdığı dövizlerden birinde bu ifade vardı. Ve sorunun ne olduğu, nasıl savunulması ve çözülmesi gerektiği de burada saklı. Hema İşletmesi TTK’nın (devletin) madenlerini işletiyor. Yani gerçek patron TTK (devlet). Dolayısıyla Hattat Holding’i savunmak, TTK’yı suçlamak gibi sınıf savaşımının gerçekliğiyle uyuşmayan tutumlar yerine;
“Bizim için önemli olan, işten atılan arkadaşlarımızın geri alınması ve işletmesi açık kalmasıdır. Hattat kapatıyorsa ocağın gerçek sahibi olan TTK işletir. Olmadı, BİZ işletiriz diyebilmek gerekirdi. “YER BİZİM, İŞ BİZİM, AŞ BİZİM” dövizini taşıyan işçiler de tam olarak bunu diyorlar ve istiyorlar zaten.
küçük bir not: işçi atılmaması yönündeki karar önemli bir kazanımdır. ayrıca işletmenin yakın gelecekte kapatılmayacağı biçiminde de görülebilir.
Salim Çalık
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder