Dün gece Bursa'da yaşanan grizu sonrasında 19 maden işçisi yaşamını yitirdi.
Çalışma Bakanı "Bu ocak 7 ay önce denetlendi" diyerek ocak sahibinin (dolayısıyla patronların) yanında olduğunu gösterdi.
Oysa denetlemelerin nasıl yapıldığını biliyoruz. Kaldı ki; maden ocaklarında olmazsa olmaz sayılan "Tahlisiye" biriminin olmayışı, doğru düzgün eğitimli ve teçhizatlı kurtarma ekibinin olmayışını tv.lerde izledik.
Benzer faciaların (iş cinayetlerinin) yaşandığı Türkiye Taşkömürü' Kurumu'nda çalışan bir işçi olarak; 1983 Armutçuk grizusu (107 kişi öldü) ve 1992 Kozlu grizusu (263 kişi öldü) sonrası da benzer şeyleri duymuştum. 63 kişinin öldüğü Çeltek Ocağı'ndaki patlamada da...
Biz haklarımıza, en önemlisi de yaşama hakkımıza sahip çıkmazsak yaşamımızın 1 ton kömüre değişilerek, "kaçınılmaz bir kazaydı, allah'tan" , "ocak denetleniyordu" gibi açıklamalarla ölüme sürüleceğimizi görmek ve anlamak zorundayız.
Bursa'da kaza değil bir cinayet yaşandı. Bugüne kadar böylesi ciddi ve çok sayıda ölümle sonuçlanan hiçbir kazada bir kişinin bile sorumlu tutulmayıp; ölenlerin öldüğüyle, geride kalan kadınların dulluklarıyla, çocukların yetimlikleriyle başbaşa kaldığını unutmamak dileğiyle.
BAŞIMIZ SAĞOLSUN
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder